Toplumun fırsatçılarla amansız yarışı

Şöyle bir anımsayın… Daha bir ay önce gazetelerde ve televizyonların haber bültenlerinde “Ramazan fırsatçılarına dikkat” haberleri yapılıyordu.
Haberlerde…
Ramazanda tüketimi daha fazla olan kimi temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili bilgiler verilirken, bazı fırsatçıların bu temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını yükselttiği anlatılıyordu.
Bayram öncesi de toplumun fırsatçılara karşı uyarıldığı haberlere rastladık.
Örneğin…
Önce Türk Standartları Enstitüsü Bursa İl Koordinatörü Mustafa Karaman’ın uyarıları gazetelerde ve televizyonlarda yer aldı.
Karaman o uyarılarda “Bayram geliyor, ucuz şekerlemelere dikkat” diyor ve ekliyordu:
“Bayram fırsatçılarına aldanmayın, merdiven altı üretimlere dikkat edin, rastgele şekerleme almayın, sağlığınızı koruyun.”
İki gün önce ise Müsiad Kimya Komitesi olarak İlker Duran’ın uyarılarını okuduk:
“Bayramda ucuz kolonyalara dikkat. Rastgele kolonya alıp aldanmayın, sağlık sorunları yaşamayın.”
Benzer uyarıları yıl içinde zaman zaman dinliyoruz:
“Bilmediğiniz, tanımadığınız, güvenmediğiniz markalardan et ürünleri almayın. Sucuğun, sosisin içinde etten başka her şey olabiliyor.”
Aynı şekilde…
Yılbaşı gelirken tüketiciler bu kez başka tüketim maddeleri için fırsatçılara karşı uyarılıyor.
Aslında…
Uyarmak ve uyarılmak hiç de kötü bir şey değil. En azından sistemin çalıştığı görülüyor.
Ne var ki…
Hemen her konuda fırsatçılara karşı uyarı yapılması insanı tedirgin ediyor. En kötü duygu da şu:
“Toplumsal değerlerimiz bu kadar mı bozuldu? Sanki bilinen ürünleri ucuza satıp iyilik yapıyormuş gibi sağlığa zararlı ürünleri vatandaşa kazıklayan fırsatçıların gözleri bu kadar mı döndü?”
Gelinen nokta toplumsal değerler açısından hiç de hoş değil. İnsanlar ramazan gibi, bayram gibi, yılbaşı gibi özel dönemlerde alışverişlerini yaparken tedirginlik yaşamaya başladılar.
Gerçi…
Şu sıralar çok kullanılan fırsatçılık kavramı her zaman vardı ve fırsatçılara karşı mücadele hep oldu. Ama sanki eskiden bu kadar fazla değildi.
Tamam…
Toplum olarak uyanık olalım, fakat fırsatçılık diye bir anlayış olmasın. Sahi, bunu başarmak çok mu zor?