Milletin ciğeri yanıyor, herkes ayakta… Sözün bittiği yeri de geçtik, artık sonuç gerek

Doğrusu… İnsanın kafasını karıştıran tuhaf bir tesadüf olarak duruyor önümüzde.
19 Ekim 2009’da Habur Kapısı’ndan giren bir grup PKK’lı, davulların çaldığı ve halayların çekildiği bir ortamda törenle karşılanmışlardı.
19 Ekim 2011’de ise, yani Habur’ın ikinci yıldönümünde çok sayıda PKK’lı bu kez kapıdan değil ama sınırdan geçerek Hakkari’nin Çukurca ilçesinde aynı anda, çoğu askerî hedef olan 8 noktaya birden saldırdı.
İnsan ne söyleyeceğini bilemiyor.
“Bıçak kemiğe dayandı” diyorduk, kemiği kesti geçti. “Sözün bittiği yerdeyiz” diyorduk, artık o sınırı da geçtiğimizi görüyoruz.
Üstelik…
Cumhurbaşkanı’nın ani ve sürpriz ziyaretinden iki gün sonra, sıcak mesajların verildiği yere düzenlenen saldırıda sıcak çatışmaların yaşanması, 24 vatan evladının şehit olması çok dikkat çekici.
Verilen mesaj ne?
Acaba…
Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden sonra bu denli şiddetli saldırıya geçilmesi, “Buraların tek hakimi biziz, biz ne dersek o olur” mesajı verilerek devlete ve millete meydan okuma anlamına mı geliyor?
Yoksa…
“Türkiye bölgenin lideri olmaya yöneldi, iç işlerine dönsün de bölgeden elini çeksin” düşüncesinde olanlar taşerona terör mü ihale etti?
Bölgeyi siyasette temsil eden BDP’nin bile kınama gereği duyduğu bu saldırının arkasından hükümet ve devlet büyüklerinin dün gün boyu yaptıkları değerlendirmelerde dile getirdikleri gibi Türkiye’yi zayıflatmak isteyen dış güçlerin etkisi ne kadar var?
Hepimizin ciğeri yanıyor. Herkes ayakta.
Terörün en yoğun olduğu dönemlerde bile böylesine saldırı yaşanmadı, böylesine kayıp verilmedi.
İnsanlar sözün bittiği yer çoktan geçildiği için sonuç alınması gerektiğine inanarak seslerini yükseltiyorlar.
Ya bitmeli, ya da bitmeli. Başka yolu yok.