Kurtuluş heyecanını yaşatmamız gerek

Daha ilkokula bile gitmediğimiz çocukluk günlerimizde, rahmetli dedemiz özellikle Bursa’nın Kurtuluşu törenlerini izlemeye götürürdü.
İki gün önceden başlayan hazırlık sonunda tören sabahı, dedemizin her yılki tercihi olarak Bursa Valiliği’nin tam karşısındaki köşede, çınarın önünde yerimizi alırdık.
Biz…
Elimizdeki kağıt bayrakları coşkuyla sallarken, o kurtuluş gösterisini gözleri dolu dolu izlerdi.
Gelin görün ki…
Biraz Bursa’nın yapısının değişmesinden, biraz insanların yaşama bakışının farklılaşmasından, biraz genel konjonktürün örselemesinden toplumun genel ilgisinde azalma ortaya çıktı.
Geçmişte…
Heykel’den Ulucami’ye kadar Atatürk Caddesi’nin iki yanı bayrak sallayıp alkışlayan katılımcı kalabalıklarla dolarken, son yıllardaki cılız kalabalık Heykel’den Valilik önüne kadar bile gelemedi.
Kimileri…
“Hep aynı mizansen, artık sıkıldık” dedi, kimileri trafiğinin kesilmesine hangi nedenle olursa olsun karşı çıktı, kimileri “Avrupa Birliği’ne girdiğimizde kovuşumuzun temsilini yaptığımız insanlarla bir arada olacağız” dedi.
Bugün ise…
Milli duygulardan ödün vermememiz, geçmişimizdeki acıları unutmamamız gereken bir süreçteyiz.
Üstelik…
Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun önemini ve coşkusunu gelecek nesillere yansıtabilmek gibi bir sorumluluğumuz var.
O nedenle…
Bursa Kent Konseyi’nden cep telefonumuza gelen “11 Eylül Pazar günü saat 12.00’de Atatürk Caddesi’nde Bursa’nın Kurtuluşu töreninde çocuklarımızla beraber buluşuyoruz” mesajını çok önemsedik.
Aklımıza da, dedemizin bizi omzuna alıp töreni seyrettirdiği o yıllar geldi. Bu coşkuyu yaşatmak hepimizin görevi.