Bursa işte böyle kaçak yapı cenneti olmuştu

1979 yılının ilkbaharıydı… Dönemin Bursa Valisi olan Zekai Gümüşdiş bir gün gazetecileri odasına çağırdı. İçeride 3 kişi daha vardı.
Gazetecilere…
“Bu beyler Ankara’dan geldiler” diye tanıttı. Sonra da neden geldiklerini açıkladı:
“Bursa’nın 2000’li yıllara yönelik imar planlarını hazırlayacaklar, Bursa’yı bir baştan bir başa planlayacaklar.”
Sonra da…
Planlama sırasında üzerinde durulması gereken noktaları kentin Valisi olarak anlattı. Kritik noktalar için çok ciddi uyarılar yaptı.
En önemlisi…
Vali Gümüşdiş hemen her ortamda tekrarladığı için vazgeçilmezi olan konuyu mutlaka istediğini söyledi:
“Ova, Bursa için bir nimet. Bu ovayı korumamız lazım. Onun için sizden planda mutlaka ova koruma çizgisi oluşturmanızı istiyorum. Bu çizgi ovanın sınırı olmalı ve yapılaşma orada bitmeli.”
O yıllarda…
Küçükbalıklı ve Panayır daha köy statüsündeydi. Kent kuzeye doğru Kemerçeşme ve Yeşilova mahallelerinde bitiyordu.
Yani…
Bursa’nın ovaya doğru en uç yerleşim yerleri Kemerçeşme ve Yeşilova’ydı. Daha Altınova Mahallesi ortada yoktu ve oralarda en güzel enginarlar yetişiyordu.
Bütün bunları…
Ankara’dan gelen o 3 plancı dikkatle dinlediler, ajandalarını açıp notlar aldılar. Sonra da vedalaşıp gittiler.
1980 Temmuz ayında askere gittik, 1982 Şubat’ta döndük.
Dönemin Bursa Valisi Zekai Gümüşdiş yine her toplantıda ve kentle ilgili her buluşmada ova koruma çizgisi üzerinde duruyordu, ama 1979 ilkbaharında odasında tanıştığımız ve fotoğraflarını çekip haber yaptığımız Bursa’yı planlayacak o 3 kişiyi hepimiz unutmuştuk.
Derken…
1982 yılının sonuna doğru Vali Gümüşdiş gazetecileri bir kez daha çağırdı. Çok heyecanlıydı. Önünde Ankara’dan gelen Bursa’nın planları vardı.
Hep birlikte planlara bakıldı. Vali aradığını bulmuştu. Plancılar, planlarına ova koruma çizgisini yerleştirmişlerdi.
Fakat…
1979’un ilkbaharında plan incelemesi için dolaşırken boş ve tarla olarak gördükleri araziler geçen sürede tamamen evlerle, hem de kaçak evlerle dolduğu için, plancıların Vali’nin isteği üzerine plana koydukları ova koruma çizgisi Zafer Mahallesi’nde evlerin arasında kalmıştı.
Çünkü…
Plancıların gelip inceleme yapmalarıyla planları çizip göndermeleri arasında 3.5 yıl geçmişti.
Gerçi…
Bir kentin değişimi için 3.5 yıl hiç de önemli zaman dilimi değil. Ama o dönem sanayileşmenin yol açtığı iç göç dalgası nedeniyle Bursa inanılmaz bir hızla gelişiyor ve değişiyordu.
Yeni konut ihtiyacını karşılamak için planlı alan olmadığından, insanlar boş buldukları yerlere evlerini yapıyorlardı.
Dahası…
Bursa’nın mücavir alanları doğuda şimdiki Yüksek İhtisas Hastanesi’nin bulunduğu Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, batıda ise Hürriyet Mahallesi’nde bittiği için kaçak yapıların denetimi de mümkün olamamıştı.
Zaten…
Bursa Belediyesi de böylesine hızlı çarpık ve kaçak yapılaşmaya hazırlıklı değildi, teknik olanakları yoktu.
Bu noktada…
İsteyen itiraf kabul etsin, isteyen özeleştiri algılasın, Bursa basını da kaçak yapılaşma konusunda duyarlı ve bilgili değildi.
Öyle olduğu için…
Yerel gazeteler sık sık “Çocuklar çamurlu yollardan okula gidiyor, gaz lambasında ders çalışıyor, suları olmadığı için bitlenecekler” türünden haberler yayınlıyordu.
Bu haberler…
Yerel yönetimler üzerinde baskıya yol açtığı için kaçak yapıların oluşturduğu kaçak mahallelere yollar yapılıyor, evlere elektrik ve su bağlanıyordu.
••••••••••
Anlattıklarımız…
Öyle tarih öncesine, asırlar gerisine falan ait değil, 30 yıl önce yaşananlar.
Patlayan iç göç dalgasını Bursa olarak zamanında algılayamadık. Belediye hazırlıklı olmadığı gibi, plan yapma yetkisi olmadığı için adeta sel gibi her yanı büyük bir hızla saran kaçak yapılaşmayı sadece izleyebildi.
Plan yetkisine sahip olan Ankara da günlük yaşamın gerçeğini göremedi. İşini ağırdan alınca, Bursa bir anda elden kaçtı.
Bugün…
Türkiye’de pek çok kentin hiç tanımadığı kaçak yapı dalgası Bursa’yı işte böyle esir aldı.
Ya da…
Bursa işte böyle kaçak yapı cenneti oldu.
Bunun vebali de, hızlı plan yapamadığı için büyük ölçüde Ankara’nın.
••••••••••
Sonraki süreçte Bursa’nın ihtiyaçları da beklentileri de değişince ortaya kabına sığmayan ama plansız gelişen dev bir kent çıktı.
Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde büyük kentlere yönelik önemli bir adım atıldı ve Büyükşehir Belediyeleri oluşturuldu. Plan yapma yetkisi de hızlı karar alınabilmesi ve gereksinime göre yerinde hazırlanabilmesi için belediyelere bırakıldı.
O süreçte…
Bursa ve ova için en gerçekçi tespiti ve uyarıyı 1989-1994 döneminde Yıldırım Belediye Başkanlığı yapan, daha doğrusu Yıldırım’ın kurucu belediye başkanı olan Zeki Eke yaptı:
“Bursa hep Uludağ’dan bakılarak planlanıyor. Oysa kentin ihtiyaçları ve hedefleri değişti. Onun için Bursa’ya artık Katırlı Dağları’ndan bakarak ve kentin nereye doğru gittiğini görerek plan yapmalı.”
Gerçekten de…
Bursa o dönem ovaya doğru adeta akıyordu.
Bugüne geldiğimizde…
Ya da, son döneme baktığımızda gereksinime göre yerinde hazırlanan kent planlarının değişen kent yaşamı anlayışı ve sosyal beklentiler nedeniyle zaman zaman tıkandığını görüyoruz.
Belediye meclislerinin hemen her toplantısındaki gündem maddelerinin üçte ikisinin plan değişikliği isteklerinden oluşması da bunu gösteriyor.
Daha açık söylemek gerekirse, planlar gereksinime ve kent gerçeklerine göre yerinde hazırlanmasına karşın yetmediği anlar oluyor.
••••••••••
Ne var ki…
Bayram öncesi Çevre Bakanlığı’nın görev ve yetkileriyle ilgili olarak hükümetin yayınladığı kanun hükmündeki kararname plan konusunda yeni tedirginlikler ortaya çıkardı.
Kararname…
Plan yapma yetkisini Büyükşehirlere bırakmakla birlikte, planlama esaslarını belirleme yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na veriyor.
Buna göre…
Sanayi alanı açılması kararını da, konut alanlarının belirlenmesi kararını da Ankara’nın takdirine bırakıyor.
Bir anlamda…
Büyükşehir Belediyeleri’nin üstünde, bir anlamda üst kurul oluşturuyor.
Gerçi…
Yakın geçmişte 2 bin nüfuslu belde belediyelerinin 100 bin kişinin yaşayacağı toplu konut alanları planı yapmalarının ortaya çıkardığı sıkıntıları görmüştük, bu düzenleme o riski ortadan kaldırıyor.
Ama…
Kent planlarının yeniden Ankara tarafından yapılacağı dönemler için de ciddi bir altyapı oluşturuyor.
Belediyeler şimdi sessizlik içinde ve gelişmeleri izliyorlar. Fakat ilgili çevreler ya da bu konuların uzmanları çok ciddi tedirginlik yaşıyorlar, kaygılarını da dile getiriyorlar.
Geçmişte…
Hem de 30 yıl gibi çok yakın bir geçmişte, planlar Ankara’dan yapıldığında Bursa’nın hale geldiğini gördük.
Umarız o dönem geri gelmez.