İhraç kararları Demokrat Parti tabanının içine sinmedi

Demokrat Parti’de il başkanlığı ve genel başkan yardımcılığı yapmış Harun Akın ile eski il başkan yardımcılarından Sefa Şahin hakkındaki disiplin süreciyle ilgili gelişmenin sonuçlarını duyururken dün “Her şey 3 günde bitti” başlığını kullandık.
Gerçekten de…
Her şey 3 günde olup bitti ve Harun Akın ile Sefa Şahin partili kimliklerini kaybettiler.
Gerçi….
İdam mahkumlarına bile “son sözü” sorulurken DP İl Disiplin Kurulu’nun savunma istemeye gerek görmeden partiden tedbirli olarak ihraç kararı vermesi işin teknik boyutunu ilgilendiriyor.
Fakat…
Bize ulaşan yankılardan anladığımız kadarıyla, konunun siyasi boyutunda DP tabanında iki farklı kanaat oluşmuş durumda.
Birinci grupta…
“Bu parti Harun Akın’a il başkanlığı, genel başkan yardımcılığı verdi. Kim olursa olsun partinin kararlarına ve kurallarına uymak zorunda. Onlar bilerek uymadılar, sonucuna da katlanırlar” diyenler var ki, gördüğümüz kadarıyla böyle düşünenlerin çoğunluğu mevcut İl yönetimini oluşturan yapının ya içinde, ya da çok yakınında.
Buna karşın…
İkinci grupta partili kimliğiyle yıllarca hem DYP ve DP’nin peşinde koşanlar, hem hiç tartışmaksızın oylarını götürüp verenler var.
Onlar da…
“Adında demokratlık olan bir partinin referandumda evet oyu vereceğini söyleyip bunun için çalıştıkları gerekçesiyle il başkanlığı ve genel başkan yardımcılığı yapmış bir kişiyi ihraç etmesi hiç de yakışmadı” diye düşünüyorlar.
Dahası…
Yine ikinci grupta yer alanlar, “Kişiler partiler sayesinde kariyer yaparlar ama partilerine de hizmet ederler. Bu arkadaşlar bu parti için çalışırken pek çok eski arkadaşımız oy bile vermedi, onu ne yapacağız?” diye soruyorlar.
Bir de şu var…
Siyaset insanla yapılıyor. Partiler kendilerine bağlı kişilerle yürüyorlar. Onun için de her parti bir adam daha kazanmak için çalışıyor.
Hele…
Bu durum, yani bir adam daha kazanma durumu Demokrat Parti için diğer partilerin hepsinden daha önemli. Çünkü parti artık eski güçlü ve gösterişli günlerinde değil. O bakımdan bir kişiye bile ihtiyacı var. Buna rağmen, referandumda evet için çalıştıkları gerekçesiyle yetişmiş kadrolarını ihraç ediyor.
Bu noktada…
Öne çıkan konu parti disiplini oluyor. Parti disiplini elbette çok önemli. Bir partide yönetimlere gelenlerin, siyaset yapanların o partinin kurallarına uymaları elbette zorunlu. Uymayan da elbette bedelini öder.
Tamam da…
DP’de bugün en tepe noktadan en aşağıdaki yapıların yönetimlerine kadar, seçimde oy vermeyen ve kendi vermediği gibi başkalarının da vermemesi için görüş açıklayan çok sayıda kişi var.
Kendileri seçimde oy vermeyenlerin yönettiği ve adında demokratlık olan bir partinin, referandum gibi demokratik bir uygulamada kişisel görüş olarak evet oyu vereceğini açıklayan eski yöneticilerini ihraç etmesi gerçekten biraz tuhaf.
Zaten…
Gördüğümüz kadarıyla, DP tabanının içine sinmeyen de bu.
Üstelik…
Geçmişte Harun Akın’la siyaseten mücadele etmiş olanlar da bu kararı benimsemiyorlar.