Ülkücü camiada referandum stresi… Bir yanda 12 Eylül’le hesaplaşma isteği, diğer yanda “hayır” kampanyası

Referandum hızla yaklaşıyor… 59 gün sonra Türk halkı sandık başına gidecek ve sivil anayasa olarak sunulan anayasa değişikliği için “evet” ya da “hayır” oyu verecek.
Son sözü seçmenin söylemesi elbette çok önemli. Demokrasinin en güzel yanlarından biri de bu.
Fakat…
Türkiye’nin siyasal geleneğinde, siyasi partilerin merkez yönetimleri partinin yol haritasını belirleyip ne yönde oy kullanılacağına karar veriyor, parti teşkilatları da bu doğrultuda kampanya çalışmalarını yürütüyor.
Nitekim…
Bugün itibariyle referandum sürecine baktığımızda “evet cephesi” ile “hayır cephesi” oluştuğunu, bu kez bir de “boykot cephesi” ortaya çıktığını görüyoruz.
Örneğin…
Milliyetçi Hareket Partisi tavrını en net ve en erken belirleyen parti olarak dikkat çekiyor. Bu kamplardan “hayır cephesi” içinde yer alıyor.
Hatta…
Daha kampanyalar başlamamışken “Hayırda hayır vardır” sloganı ilk MHP camiasından yayıldı.
Dahası…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli referanduma konu olan anayasa değişikliğini çok sert ifadelerle eleştiriyor.
Gördüğümüz kadarıyla…
Parti teşkilatları da 59 gün sonra yapılacak referanduma yönelik çalışma programlarını hazırlamada son aşamaya geldiler.
Ancak…
Ülkücü camia içinden “hayır kampanyası” ile ilgili farklı düşüncelerin haberleri geliyor.
Örneğin…
12 Eylül döneminde dava mücadelesi uğruna bedel ödedikleri düşüncesinde olan kimi Ülkücü sembol isimlerin bu referandumu “Üzerlerinden silindir gibi geçen 12 Eylül’le hesaplaşma” için fırsat olarak kabul ettiklerini görüyoruz.
O nedenle…
Bir dönemin bedel ödemiş Ülkücüleri şimdi başlayacak referandum kampanyasında MHP’nin “hayır” kararı alması nedeniyle stres yaşamaya başladılar.
Gerçi…
Konuştuğumuz bir dönemin tanınmış Ülkücüleri parti yönetiminin aldığı kararı sorgulamıyorlar ama sohbet sırasında “gönüllerinin evet oyu vermekten yana olduğunu, fakat Bahçeli’nin söyleminden sonra sıkıntıya girdiklerini” da söylemekten çekinmiyorlar.
Bugün için…
Çok fazla yüksek sesle dillendirilmeyen bu referandum stresinin ileriye yönelik ciddi bir çatlağın habercisi olup olmadığını bilemeyiz. Fakat Ülkücü camia içinde böyle bir ortamın ilk kez oluştuğunu da söylemek gerekiyor.