Siyasette “merkez politikası” çöktü mü?.. Yeni dönem siyasi yapısı hangi temeller üzerinde yükselir?

Zaman zaman düşüncemizi bu sayfalarda dile getiriyoruz… Dünya değişiyor, Türkiye de değişiyor. Değişenler arasında toplumun günlük yaşantısı da var, siyaset algısı da var, siyasetten beklentisi de var.
Bütün bunların farkında olan siyasi yapılanmalar için yakın gelecekte açık bir yol gözüküyor.
Ama…
Dünyanın ve Türkiye’nin değiştiğini fark edemeyen, geçmişe ya da kendi sorunlarına takılıp kalan siyasi yapılanmalar için gelecek pek parlak değil.
Peki…
Siyasetin yakın geleceği nasıl olacak? Hangi değerler ortaya çıkacak, yakın geleceğin siyasi yapılanmaları hangi temeller üzerine oturacak?
Bu tür sorulara verilen cevapları öngörü olarak kabul etmek de mümkün, gidişatı okuyan yorumlar olarak görmek de mümkün.
Açıkça söylemek gerekirse…
Siyasetin günlük işleyişi içindeki hareketleri aktaran bir gazeteci olarak, bu tarafını, yani yaşananları yorumlayıp olabilecekler üzerine düşünce geliştirenleri daha çok önemsiyoruz.
Ne yazık ki…
Günlük siyaset, siyasetçinin çok fazla zamanını aldığı için, bu gibi konulara kafa yoranların sayısı pek de fazla değil.
İşte…
O az sayıdaki yeni siyasetçi tiplerinden birinin Önder Ersoy olduğunu biliyoruz.
Anavatan Partisi’nde gençlik kollarında siyasete başlayan son Osmangazi İlçe Başkanı olan, birleşme sonrası Ayhan Barışıcı başkanlığındaki DP İl Yönetim Kurulu’nda İl Başkan Yardımcısı olarak görev üstlenen Önder Ersoy; dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri iyi okuyup yaptığı yorumlarla hem siyasetin nasıl şekillendiğine dair görüş ortaya koyabilen, hem de varılacak noktayı görebilen bir genç siyasetçi.
Nitekim…
Bursa’da yapılan olağanüstü il kongresinde DP’nin birleşen kanatlarından Anavatan’ın dışarıda kalmasının tasfiye anlamına geldiğini ilk fark eden ve daha kurultay öncesinde DP ile yollarını ayırdığını bu sayfalardan açıklayan Ersoy’un değerlendirmelerini şimdilerde Anavatan kanadı tümüyle DP’den çekilmeyi tartışarak yapıyor.
Böyle bir ortamda…
Önder Ersoy’dan yakın geleceğin siyasi yapılanmasıyla ilgili değerlendirmeler içeren bir elektronik posta aldık.
Öncelikle…
6 Temmuz 2010 günü bu sayfalarda DP’den istifasının gerekçelerine yer verdiğimiz yazımıza atıfta bulunarak, perde arkasında kalan şu bilgileri aktarıyor:
“Sizin de dediğiniz gibi, son yaşanan olayları önceden tahmin etmemize ve Genel Merkez yöneticilerine (GİK Üyemiz Orhan Efe ve Teşkilat Başkanımız Baki Mert’e) defalarca uyarılarda bulunmamıza rağmen maalesef kendimizi dinletemedik.”
Devam ediyor:
“Bizlere hep her şeyin güzel olacağını, iyi bir dönemin bizleri beklediğini defalarca söylediler. Ne zaman ki kendileri de bir nevi tasfiye edildiler, acı olarak öğrendiler gerçeği. Ama olan partimize ve mal varlıklarımıza oldu maalesef.”
Sonra…
Siyasetin bugünü adına çok önemsediğimiz bir tespit yapıyor:
“Asıl önemlisi, olan siyasetin merkez yapısına oldu. Merkez politikası (ki benim de savunduğum bir politika) çökmüştür.”
Kendine göre gerekçeyi açıklıyor:
“DP ve ANAP birleşmesi bu politikayı şahlandıracak bir proje olmasına rağmen, Doğru Yolcu arkadaşların köhnemiş 60 yıl öncesindeki siyasi anlayışlarından kurtulamamaları, Türkiye’yi hala 46’ların, 70’lerin Türkiye’si görmeleri, Türkiye ve dünya siyasetini hala tam olarak okuyamamış olmaları, en önemlisi koltuk hırslarından kurtulamamaları sonucun fiyaskoyla sonuçlanmasına neden olmuştur.”
Bu cümleler…
Bizim de özellikle DP Bursa Olağanüstü İl Kongresi’nde Genel Merkez’i temsilen katılan dönemin Genel İdare Kurulu Üyesi Nuri Efe’nin konuşması üzerine bu sayfalarda yaptığımız değerlendirme olduğu için, Önder Ersoy’a aynen katılıyoruz.
Ersoy bu tespiti bir adım öteye taşıyor:
“Hatırlarsanız, mahkeme sürecinde size yazmıştım, bu proje biterse, çökerse, sadece DP ve ANAP zarar görmez, merkez politikası çöker demiştim. Maalesef haklı çıktım.”
Ardından…
“Sonuçta gelinen noktada Türkiye’deki siyasi yapı kanımca 4 ayaklı bir yapı olacak” diyor ve yakın geleceğe yönelik öngörüsünü ayrıntılarıyla ortaya koyuyor:
Bir…
“CHP’nin temsil ettiği cumhuriyetçiler.”
İki…
“AKP veya Burak Küntay genel başkan olursa DP, yani demokratlar.”
Üç…
“BBP veya kendilerine yeni bir strateji oluştururlarsa MHP ve BDP’nin temsil ettiği milliyetçiler.”
Dört…
“SP’nin temsil ettiği muhafazakarlar.”
Yeni sistemin dört ayağını ortaya koyduktan sonra şuna vurgu yapıyor:
“Bu düzen, ABD’nin de istediği bir düzendir. Yani ülkemizdeki siyasi oyunun galibi yine AB’ye karşı ABD olmuş gözükmektedir.”
Yaptığı tespitler gerçekten çok önemli.
Bununla birlikte…
Önder Ersoy büyük umutlarla katıldığı, ama sonra ilişiğini kestiği DP’ye de çıkış yolu gösteriyor:
“DP kendine hızla çeki düzen vermezse; yönetimine genç, dünya ve Türkiye siyasetini iyi okuyabilecek, ekonomik ve siyasi sorunlara gerçekçi ve doğru çözümler üretebilecek, çizgisi ve projeleri olan bir lider ve kadrosu gelmezse AKP merkez sağın lideri olarak kalacak ve siyaset arenasındaki yerini iyice güçlendirecektir.”
Bir nokta daha var…
Türkiye’nin küresel aktör olup olamayacağı tartışması içeren Taha Gergerlioğlu’nun bu sayfalarda yer verdiğimiz yazısına Önder Ersoy kendi yorumunu yazıp göndermişti.
O yorumdaki görüşlerini bir kez daha tekrarlıyor:
“Türkiye ABD’nin kurallarına uyduğu sürece, kendine biçilen görev gereği ‘bölge lideri’ bir ülke olma yolunda ilerleyecektir. Ama bu yolda belki de ülkemizde tahmin edemeyeceğimiz, ya da tahmin ettiğimiz ama gerçekleşmesinden korktuğumuz bir çok siyasi ve idari yapılanmalar gerçekleşecektir. Bütün bunlara hazır olmalıyız diyorum.”