Türkiye’deki siyaset anlayışı ve siyasi partilerin bugünkü yapısı, güçlü lider üzerine kurulu. Partinin değil, liderin öne çıktığı böyle bir siyaset uygulaması, doğal olarak her lideri kendi partisinin padişahı haline getiriyor.
Bununla birlikte…
Yoğun mücadeleler vererek hedefe ulaşan liderler de, geldikleri yolu iyi bildikleri için partiyi elinde tutmaya özen gösteriyorlar.
Öyle olunca da…
Sayıları çok az bile olsa partinin tüm yapısıyla yakından ilgilenen ve her adımı izleyip kontrolü kaybetmek istemeyen liderler de görülüyor.
Deniz Baykal bu örnekteki liderlerdendi.
Daha SHP döneminde Erdal İnönü’ye karşı başlattığı ve 3 kurultay yarışıp mücadele verdiği liderliğe CHP’de ulaştı. Geçtiği yolun zorluğunu iyi bildiği için de CHP’yi süreç içinde kendine bağımlı hale getirdi.
Öyle ki…
CHP’de organizasyonu sıkı tutmak adına işe Baykal muhalifi kabul edilenlerin uzaklaştırılmasıyla başlandı. Sonra Baykal’ı daha az sevenler devre dışı kaldı. Bunu “Baykal’a karşı olabilir” zannıyla operasyon yapılan dönemler izledi.
Sonunda…
Bir siyasi partide olması gereken farklı düşünebilen yapılar ortadan kalktı ve CHP yalnızca duru Baykalcılar’dan oluşan bir yapıya büründü.
Bu bile yetmedi, en koyu Baykal’cı bilinen isimlerle dahi yeni planlar doğrultusunda yollar ayrıldı.
Gelin görün ki…
Tam da dikensiz gül bahçesi oluştuğu bir ortamda patlayıveren video kaset skandalı tüm yapıyı iki günde yerle bir etti. Partinin tek hakimi Deniz Baykal hiç tartışılmayacağı kurultayda aday olamadı, salona bile gidemedi.
Beklenmedik değişim, doğal olarak umulmadık yankılara yol açtı.
Şimdi Türkiye siyasetinde Kemal Kılıçdaroğlu rüzgarı var. Geçmişte CHP’den uzaklaşan, uzaklaştırılan, ya da hiç yaklaşma fırsatı bulamayanlar akın akın partiye koşuyorlar.
Doğrusu istenirse…
Kılıçdaroğlu liderliğinde yeni bir sayfa açan CHP de kapılarını ve kollarını herkese açarak doğru yapıyor.
Çünkü…
Siyasette yol açmak için adam kaybetmek hiç de marifet değil. Buna karşın, kendine iktidar olma hedefi koyanlar için bir kişiyi kazanmak bile çok önemli.
Bugün CHP bu yolda ilerliyor.
Ama…
İşin bir de gerçeği var. Deniz Baykal, açılan bu yeni yolun üzerinde adeta dev bir kaya gibi duruyor.
Merak edilen ise şu:
Acaba yeni lider Kılıçdaroğlu bu kayanın çevresinden dolaşıp yolu geçmeye mi çalışır, yoksa kayayı kaldırıp kenara mı atar?
••••••••••
Bu soruya cevap aranadursun, CHP’den yansıyan görüntüler Deniz Baykal’ın kolay kolay pes etmeye niyetinin olmadığını gösteriyor.
Bir anlamda..
Yolun ortasındaki dev kayanın kaldırılıp kenara atılmasına izin vereceğe benzemiyor.
Görünen o ki…
Baykal, hiç de planlamadığı ve beklemediği şekilde kaybettiği liderliğin ardından tüm dikkatiyle yeni yönetimi ve yeni lideri izliyor.
Bunun ilk örneğini kurultay sonrası katıldığı ilk CHP Grup Toplantısı’nda gördük. Kılıçdaroğlu kürsüde partisinin Meclis Grubu’na karşı ilk konuşmasını yaparken, tam karşısındaki Baykal çok dikkatli gözlerle onu izliyordu.
Öyle bir ortamda konuşma yapabilmek gerçekten çok zor. Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı sıkıntı karşıdan bakınca bile belli oluyor.
Bununla birlikte…
Baykal’ın o toplantıda verdiği ve sonraki grup toplantılarında sergilediği mesaj net: Gözüm üstünüzde.
Derken…
Hafta sonu Antalya’da katıldığı davetlerde yaptığı konuşmalar medyada yayınlandı. O konuşmalarda “Yola çıktıklarını satmayacaksın” sözü açık bir mesajdı.
Gerçi…
Yaşamın her alanında, siyaset dışında da yola çıktıklarını satma konusu hep gündemde olur. Fakat Baykal’ın hafta sonu Antalya’daki konuşması eski yol arkadaşlarına sıradan bir sitem mesajı değil, geleceğe yönelik yeni bir başlangıcın işareti gibi duruyor.
Daha açık söylemek gerekirse…
Baykal’ın sözleri, mesajdan çok parti içi muhalefetin startı özelliği taşıyor.
Nitekim…
Kurultayda oluşuveren yeni yapıdan pek de memnun olmayan ve kendilerini devre dışı kalmış hisseden CHP örgütlerindeki kimi yapıların da bu işaretle birlikte kendi organizasyonlarını kurmaya başladıkları kulağımıza geliyor.
İşte…
Deniz Baykal’ın tutumu ve bugünden itibaren izleyeceği strateji bu nedenle önemli.
Üstelik…
Baykal’ın yeni dönemde izleyeceği strateji yalnızca kendini ilgilendirmiyor. Parti örgütlerinde sessizce bekleyenlerden yönetimlerde yeni bir yolun getirilerinin hesabını yapanlara, hatta Kılıçdaroğlu’nun liderlik süresine kadar pek çok şeyi yakından ilgilendiriyor.