
Tarih 23 Şubat 2006… Saat 16.00… Bursa’yı şok eden haber Çekirge Caddesi’nden geldi. Kentin iyi bildiği ve Çekirge Caddesi’nin sembol olmuş yapılarından İntam 95 ve İntam 97 bir anda çöktü.
Çekirge yamaçlarındaki heyelanla gelen bu felaketten birkaç dakika sonra, bu iki binanın tam üstündeki tepede yer alan Baro Evleri’nin görüntüsü hâlâ gözler önünde.
Heyelanla gelen çökmenin ardından tepedeki Baro Evleri’nin temelleri bir anda açıkta kaldı. Ortaya çıkan tehlike üzerine belediye süratle Baro Evleri’nde oturanları tahliye etti ve sonra da tehlikeli görülen bu bina belediye tarafından yıkıldı.
Böylece…
Baro Evleri’nde yaşayan insanlar hiç ilgileri olmayan ve nedenleri itibariyle sorumlusu da olmadıkları bir heyelanın, aşağıda iki binanın çökmesinin mağdurları olarak bir anda ortada kaldılar.
İlk günler…
Herkes olayın sıcaklığıyla “kimsenin mağdur edilmeyeceği” açıklamaları yaptılar.
Fakat…
İlerleyen günlerde olayın etkileri soğudu, olan biten unutuldu.
Dolayısıyla…
Yıllarca birikimleriyle başlarını sokacak bir eve sahip olabilenler sokakta kaldılar ve bir daha da anımsanmadılar.
İşin üzücü yanı…
Olaydan sonra, belediye tarafından yıkılan Baro Evleri’ni ve sakinlerini bir daha anımsayan da çıkmadı.
Sonraki süreçte…
O dönem çalıştığımız Olay gazetesinde 14 Haziran 2006 günü şu satırları yazdığımızı Mukadder Molla bize anımsattı:
“Baro Evleri`nin durumu biraz daha farklı. İntam blokları çöktü ama, Baro Evleri belediye kararıyla yıkıldı. O nedenle, onların mağduriyetlerinde daha farklı bir durum var.
İnsanları kendi kusurlarının olmadığı bu gibi durumlarda kaderleriyle baş başa bırakmamak gerekiyor.
Umarız…
Çekirge Caddesi`nde yıkım ve göçük mağduru kalmaz. Hiç olmazsa insanlar ayakta kalsın.”
Gelin görün ki…
Olayın üzerinden 4 koca yıl ve 1463 gün geçti. Çekirge Caddesi’nde ve çöken İntam bloklarının olduğu yerde hayat normale döndü.
Ama…
Olaya katkıları olmamasına karşın, aradan geçen bu 4 yıl içinde evlerini, belki de hayatlarını kaybeden Baro Evleri sakinleri için kimse bir şey yapmadı.
Belediye’nin tehlike görerek yıktığı Baro Evleri’nde o güne kadar yaşayanlar resmen ortada ve sokakta kaldılar, unutuldular.
O insanların çoğu rüyalarında hâlâ belediyenin yıktığı evlerini görüyorlar. O evlerde yaşanlara hâlâ çocukları “Evlerimize ne zaman döneceğiz?” diye soruyorlar.
İşte o insanlar olayın dördüncü yıldönümünde, yani 23 Şubat 2010 günü yıkılan evlerinin önünde bir basın toplantısı yaptılar.
Gelin görün ki…
O açıklama Bursa medyasında yeterince yer bulamadı.
Tıpkı…
Aradan geçen 4 yıl ve 1463 günde belediyenin yanı sıra Bursa medyası da onları unutmuş ya da medyanın belleği boşalmış olmalı ki o insanların söyledikleri de kendileri gibi ortada kaldı.
Kaybettikleri yalnızca maddi değeri olan evleri değil. Manen de çok şey kaybettiler. Aralarında üzüntüden göçüp gidenler olduğu gibi, uzun süre psikolojik tedavi görenler var, kaybedilen hayaller var.
Bu kadar süre içinde bu insanların hin anımsanmaması ve kendilerinin sorumlusu olmadıkları bir felaketten mağdur kalmaları inanılacak gibi değil.
Dahası…
Bu durum, bu kentte yaşayan ve yöneticilik yapan herkes için vicdan azabı olmalı.
Felaketin dördüncü yılında, İntam bloklarının neden çöktüğü ve bunun sonucunda Baro Evleri’nin yıkılmasına neden ve nasıl karar verildiğinin, dahası yıldönümü nedeniyle Baro Evleri sakinlerinin eskiden evlerinin olduğu yerde yaptıkları açıklamaların ayrıntılarına burada girmeyeceğiz.
Yalnızca…
O açıklamanın son bölümünü aktarmak istiyoruz:
“Buradayız diyoruz. Ve hala yaşıyoruz, daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz.
Bursa Büyükşehir ve Osmangazi Belediyesi’ne sesleniyoruz.
Artık yeter, 4 yıldır mağdur olduğumuz yeter. Bıçak kemiğe dayandı.
Hukuki süreci beklemeye tahammülümüz kalmadı. Lütfen bir an önce çözüm üretip harekete geçin.
Sadece siyasetçi, yönetici kimliğinizle bakmayın olaya.
Eğer varsa, tekrar ediyorum eğer varsa vicdanınızın sesini de dinleyin.”