Merkezi arayan siyasette Şener ne kadar yer bulabilir?

Merkezi arayan siyasette Şener ne kadar yer bulabilir?  Kuracağı partinin merkez partisi olacağını söylüyor, adını açıklamıyor… Tarih olarak da “29 Mayıs`tan önce kurmalıyız” diyor. Abdüllatif Şener merkez siyasetinde acaba başka bir gelişmeyi mi bekliyor?

Abdüllatif Şener’in önceki akşam Sky Türk adlı televizyon kanalında programa çıkacağının bilgisi cep telefonumuza eski bir il başkanının mesajıyla geldi.

Oturduk izledik.

Programda öncelikle kuracağı partinin adı ısrarla soruldu. Fakat “Hepimizin partisi, birlik, beraberlik, Türkiye” gibi ifadeler kullanan Şener, kuracağı partinin adını açıklamadı.

Gerekçe olarak da…

“Birileri duyup harekete geçebilir ve hemen İçişleri Bakanlığı’na başvurarak partinin adını alabilir” kaygısını ortaya koydu.

Partiyi ne zaman kuracağı sorusuna da net bir cevap vermedi ve “29 Mayıs’tan önce kurmalıyız” demekle yetindi.

En net söylediği ise, partinin “merkez partisi” olacağıydı.

Bu sorular, günceli ilgilendiriyordu. Sonrasındaki sorular ise genel değerlendirme özelliği taşıyordu.

O bölümlerde Şener’in verdiği cevapları “akademik tavır” bulduk. Düşüncesini ve çıkış noktasını oluşturacak strateji planını söylememesini ise normal karşıladık.

Programdan ne anladığımıza gelince…

Kulislerdeki beklentiye göre, Abdüllatif Şener’in partisini kurmuş olması gerekiyordu. Fakat ikinci erteleme söz konusu.

Bunun da…

Demokrat Parti kongresi ve Hüsamettin Cindoruk’un adaylığından kaynaklandığını düşünüyoruz.

Bize göre…

Siyasette merkez buluşması için harekete geçen oluşumlar, DP kurultayından çıkacak sonucu bekliyorlar.

Eğer…

Kurultaydan merkezi buluşturacak yapı çıkarsa farklı gelişmeler ve sürpriz birleşmeler olabilir. Çıkmazsa herkes yolunda yürüyebilir.

Cindoruk’un DP Genel Başkanlığı için aday olması, delegeden sonra medyayı da böldü

Hüsamettin Cindoruk’un Demokrat Parti Genel Başkanlığı’na aday olduğunu açıklamasıyla birlikte, medya yaklaşımı açısından ortaya çok ilginç bir tablo çıktı:

Kimi gazeteler…

Hadi adını da verelim, Doğan Grubu gazeteleri ve televizyon kanalları Cindoruk’u destekleyen yayınlara başladılar. Bu tavır, grubun yazarlarına da yansıdı ve büyük oranda yazarlar da Cindoruk’un siyasi yetenekleri ve kariyerine yönelik yazılarıyla dikkat çektiler.

Buna karşın…

Sabah Grubu gazeteleri ve televizyonlarıyla Zaman gazetesinin kimi köşelerinde de Cindoruk karşıtı yazılar başladı.

Dahası…

Sanki bir merkezden planlanmış gibi aynı ifadeler yer aldı:

“Ergenekoncu, darbeden yana.”

Neymiş…

Cindoruk iki yıl önce Genelkurmay’ın e-muhtırasını ve Cumhurbaşkanı seçiminde de Meclis’te 367 oyu savunmuş.

Televizyonlara çıkıp “Ergenekon operasyonlarını eleştiren” konuşmalar yapmış.

Oysa…

Herkes biliyor ki Cindoruk bu konularda “hukukçu kimliğinin gereği” değerlendirmeler yaptı. O nedenle, adaylığını eleştirirken haksızlık etmemek gerekiyor.

••••••••••

İşin bir başka ilginç yanı da şu:

Bugün kimi köşelerde “darbeden yana ve Ergenekoncu” diye itham edilen Cindoruk, tüm siyasi yaşamı boyunca demokrat olarak gösterildi.

Öyle ki…

Bugün Cindoruk’un demokrat olmadığını söyleyenler, yakın zaman öncesine kadar onun demokratlığını savunuyorlardı.

Anladığımız kadarıyla…

Kamuoyunu etkilemek için ortaya konmak istenen tablonun arkasında şöyle bir gölge seziliyor:

Cindoruk’tan aday olmasını Demirel istedi. Onun için de, önü kesilmek istenenin Cindoruk değil, Demirel’in siyasetteki etkisi olduğu anlaşılıyor.

Nitekim…

Yine içinde bulunduğumuz süreçte Demirel ile Ergenekon arasında bağlantılar kurulmaya çalışılırken, “Ergenekon’un bir numarası” bile denildi.

Gerçi…

Demirel, bu iddialar için “Deli saçması” deyip geçti ama, bugün Hüsamettin Cindoruk’un adaylık yolunda ciddi bir sorun haline dönüştü.

••••••••••

Aslında…

Olması gerekenler belli:

Önünüzteki hafta sonu DP’nin olağanüstü kurultayı var. Kurultayda Genel Başkan Süleyman Soylu ile Hüsamettin Cindoruk yarışacak.

Herkese düşen…

Kurultayda DP delegesinin vereceği karara saygı göstermek olmalı.

Eğer…

Delege Soylu’dan memnunsa ve partinin geleceğinin Soylu ile daha parlak olacağına inanıyorsa, elbette yola devamı kararı verir.

Buna karşın…

Misyonda bir gerileme olduğunu düşünüyorsa, partisinin iyi yönetilemediğine inanıyorsa bir kez daha Cindoruk’a liderlik yolunu açar.

Kaldı ki…

Bu tür kurultaylar, görevde bulunan genel başkanlar açısından avantaj olur.

Çünkü…

Teşkilat yapısını genel başkan yönlendirir. Kurultay olağanüstü olduğu için, yani yeni delege seçilmediği için, kendi kontrolündeki delegeyle seçime gider.

Yani…

Olağanüstü kurultayların doğal sonucu, görevdeki genel başkanın seçimi çok rahat kazanmasıdır.

O bakımdan…

Haftaya yapılacak kurultayın doğal favorisi olarak Süleyman Soylu’yu görüyoruz.

Hüsamettin Cindoruk kazanırsa büyük sürpriz olur.

Bu noktada…

Bursa delegasyonuna bakarak, “delegenin o sürprize hazırlandığını” gözlemlediğimizi de özellikle vurgulamak istiyoruz.

Dağ köylerinden antika öyküleri

Üzerinden 7 yıl geçmiş. Ama, Keles’in Yağcılar Köyü’nde yaşayanlar, camiden çalınan tarihi halıyı unutmuş değiller.

Hacı Osman Ağa’nın 250 yıl önce Uşak’tan 4 deveye yükleterek getirttiği tek parçada 86 metrekarelik el dokuması halının bir gece kamyona yüklenip götürülmesine yanıyorlar.

Dün bu satırlarda olanları aktarıp, “Kimbilir kimin kolleksiyonundadır?” diye sormuştuk.

Arayanlar öyle şeyler anlattılar ki, kent kültürü çalışmaları yapanların bunları bilmesi gerekiyor.

Söylenen şu…

Bazı kişiler yoksul dağ köylerini dolaşıp, tarihi eser tespit ettiklerinde harekete geçiyorlarmış.

Örneğin, köy camisinde el dokuması çok özel halı ya da kilim bulurlarsa, “Sevabına caminizin halılarını yenileyelim” diyorlar ve tarihi halıyı alıp gidiyorlarmış. Köylüler de, halıların yenilenmesine sevinip dua ediyormuş.

Yine…

Camilerden el yazması değerli Kur’an-ı Kerim’ler aniden kayboluyormuş. Kimi el işlemeleri de kaybolabiliyormuş.

Çok sayıda benzer öyküyü anlatanlar, köylülerin nasıl bir değere sahip olduklarını bilemediklerini, kolleksiyonerler adına hareket eden kimi kişilerin de bu zaaflardan yararlandığını söylüyorlar.

Şunu da ekliyorlar:

“Çok sayıda antika ve tarihi eser gitti. Ama yine de köylerde çok eser var. Hiç olmazsa kalanları kurtarmak için dağ köyleri taranıp ayrıntılı envanter çıkarılsın.”

Tofaş’ın dönüşü ve basketbol

Futbolda Bursaspor kenti peşine takan yegane unsur. Bir ara Sönmez Filament ve İnegölspor ikinci ligde önemli başarılar elde ettiler ama yürütemediler.

Kuşku yok ki…

Futbolda Bursa bir takımı daha kaldırır. İkinci ligde iyi bir takım olursa da potansiyel büyür.

Aynı durum basketbolda da geçerli.

Yalnızca Bursa için değil, Türk basketbolu için de çok ciddi altyapı kulüplerimiz var. Bunlar arasında Oyak Renault birinci ligde play-off mücadelesi veriyor.

Tofaş ise ikinci lig play-off maçlarından şampiyon olarak çıktı ve iki yıl aradan sonra birinci lige geri döndü.

Öncelikle Tofaş’ın şampiyonluğunu kutluyoruz.

İki Bursa takımının hem aralarındaki tatlı rekabeti sürdürerek, hem de dayanışmayı sağlayarak Bursa’nın basketbol vizyonu adına çok daha büyük başarılara ele ele imza atacaklarını umuyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 09-05-2009