Bursa’da Kemal Bengü olayı bir daha yaşanabilir mi?

Bursa’da Kemal Bengü olayı bir daha yaşanabilir mi?  DP Adayı Hikmet Şahin çok çalışmasına karşın aday gösterilmeyerek mağdur edildiği mesajı veriyor ve Kemal Bengü’yü anımsatıyor. Bengü mucizesi bir daha yaşanabilir mi? Ortam 1968 seçimlerine benziyor mu?

Elbette her seçimi diğerlerinden ayıran özellikler var. Ama, 29 Mart’ta yapılacak seçimi çok daha özel kılan başka şeyler var.

Örneğin…

İlk kez, bir belediye başkanı partisi tarafından aday gösterilmediği için başka partiye geçti ve oradan aday oldu.

Daha açık söylemek gerekirse…

2004’te Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Hikmet Şahin’in, 2009’a giden süreçte partisinin aday göstermemesi üzerine Demokrat Partiye geçmesi ve buradan Büyükşehir Adayı olması, 29 Mart seçiminin en özel gelişmesi.

Bu noktada…

Şahin açıklamalarında net bir ifadeyle söylemese bile, yaklaşık ifadelerle şu mesajı veriyor:

“Çok çalıştım, en çok hizmeti ben getirdim, ama partim beni aday göstermeyerek mağdur etti. Bursalılar vefalıdır, yapılanları görür.”

Mağduriyet üzerine kurgulu bu yaklaşımın ardından şu mesajı da özellikle veriyor:

“Bursa halkı daha önce Kemal Bengü’ye de sahip çıkmıştı.”

Yani…

Şahin ısrarla yaptığı Kemal Bengü anımsatmasıyla, bir seçim mucizesi için seçmene mesaj veriyor.

Peki…

Bursa’da bir daha Kemal Bengü mucizesi yaşanabilir mi? Hikmet Şahin kent tarihine geçebilir mi?

Bu sorulara cevap verebilmek için, biraz gerilere dönmek ve bilgi tazeleyerek yorum yapmak gerekiyor.

••••••••••

27 Mayıs 1960 ihtilaliyle siyasetin de yeniden şekillendirildiği süreçte, belediye seçimlerine karar veriliyor.

1963 yılında yapılacak seçimler için Cumhuriyet Halk Partisi aday olarak Bursa Senatörü Şebip Karamullaoğlu’nu aday gösteriyor.

Yeni kurulan Adalet Partisi ise, o tarihte Bursa’da Nafıa Müdürü, yani bugünkü deyişle Bayındırlık Müdürü olarak görev yapan Kemal Bengü’yü aday olarak ikna ediyor.

Bengü’nün bir özelliği var. Bursa’da bürokrat olmasına karşın, ailesini İstanbul’dan getirmemiş. Bekar hayatı yaşıyor ve uygun zamanlarda ailesini görmek için İstanbul’a gidiyor.

Toplumda ise…

1960 ihtilalinin oluşturduğu bir karşı hava var. Onun da rüzgarıyla seçimi Kemal Bengü kazanıyor. Göreve çok hızlı başlayan Bengü, kent halkını asfaltla tanıştıran belediye başkanı oluyor.

O dönem…

Bursa’nın bütün ana caddelerinin yanısıra mahalle aralarındaki caddeler ve belli başlı sokaklar asfaltla kaplanıyor. İnsanlar Arnavut Kaldırımı denilen taş kaplı sokaklardan, dümdüz asfalta basıyorlar.

Asfalta büyük önem veren Bengü, her gün kentin değişik bir yerinde asfalt makinasının üstüne çıkıyor ve çalışmaları bizzat yürütüyor.

Bu da ona Asfalt Kemal adının verilmesine yol açıyor.

Kemal Bengü 5 yıl süreyle önemli işler yaptığı için halk onu çok seviyor.

Fakat…

1968 yerel seçimine gidilirken Adalet Partisi adayını önseçimle belirleme kararı alıyor.

Önseçime…

Kemal Bengü’nün yanısıra Ertuğrul Mat ve Ömer Önadım giriyorlar.

Ertuğrul Mat o dönemin yetenekli genç siyasetçilerinden. Millet gazetesinin de sahibi olan Mat’ın geleceğini herkes parlak görüyor.

Ömer Önadım ise, o dönem Süleyman Demirel’in en yakınındaki isim olan ve AP’nin ikinci adamı olarak kabul edilen Kasım Önadım’ın kardeşi.

Mat’ın önseçime girmesi Bengü’nün oylarını bölüyor ve seçimi Ömer Önadım kazanıyor.

Ne var ki…

Bu sonuca partiden müthiş bir tepki yükseliyor. Partililer itiraz ediyorlarsa da, resmi önseçim olduğu için sonuç değişmiyor.

Bunun üzerine AP’den istifa eden Bengü bağımsız aday oluyor. AP teşkilatları da seçimde kendi adayları Ömer Önadım’a değil, Bağımsız Kemal Bengü’ye çalışıyorlar ve seçimi de kazandırıyorlar.

••••••••••

Bu bilgiler ışığında…

“Hikmet Şahin ikinci bir Kemal Bengü olabilir mi?” ya da, “Bursa’da Kemal Biengü olayı bir daha yaşanabilir mi?” sorularına cevap aramak gerekiyor.

Görünüşe göre…

Bengü mucizesinin bir daha yaşanması çok kolay değil.

Birincisi…

Kemal Bengü önseçimde kaybettiğinde, sonucu kabul etmeyip tepki gösteren bir parti teşkilatı vardı. O teşkilat seçimde Bengü için inanılmaz bir çalışma sergiledi ve seçim kazanıldı.

Oysa…

Bugün Hikmet Şahin başarılı bir süreç geçirmesine karşın arkasında o günküne benzer teşkilat tepkisinden doğan bir destek yok.

Hatta…

Parti değiştirmesini destekleyenler kadar, kendisini sevenlerde hayal kırıklığına yol açtığını söylemek bile mümkün. Aday olduuğu DP’nin ise eski siyasi gücünden çok uzaklaştığı bilinen en önemli gerçeklerden biri.

Dahası…

Yeni partisi Demokrat Parti’de temel yapıyı oluşturan eski kadroların da pek içine sinmiş değil. Yıllarca AP/DYP/DP misyonunda siyaset yapanlardan kimileri bugün başka partilerde, başka adayları destekliyorlar.

Örneğin…

Mehmet Gazioğlu tüm seçim çalışmalarını bu misyonun önemli isimlerinden Turan Vatan, Hüseylin Çiftliklioğlu, Salih Kut, Bilgin Seymen, Kenan Yetişen gibi isimlerle birlikte yürütüyor.

Yine…

DYP/DP misyonundan gelip Adalet ve Kalkınma Partisi’nde siyasete devcam kararı alanların sayısı hiç de az değil. Aynı şekilde çok sayıda eski democrat bu kez Cumhuriyet Halk Partisi için kanaat önderliği yoluyla seçim çalışması yapıyor.

İkincisi…

Kemal Bengü bir mucize gerçekleştirip bağımsız aday olarak seçim kazandığı 1968’de Bursa kent merkezinin nüfusu 150 bindi. İnsanlar arasında daha sıkı bir yapı ve diyalog vardı. Atatürk Caddesi’nde herkesin bir birini tanıyıp selamlaştığı yıllardı.

Bugüne baktığımızda ise devasa bir Bursa kent merkezi karşımıza çıkıyor.

2 milyon nüfuslu bir kentte, Anadolu’nun her yanından insanlar yaşıyor. Bu kozmopolit yapı ise bir birinden kopuk bir sosyal ve siyasi yaşam getiriyor.

Değişkenlik gösteren demografik yapının bir bütünlük isteyen siyasi organizasyonda yalnızca kişi adına yönelmelerini sağlamak sanıldığı kadar kolay değil.

Bunun da anlamı şu:

Büyüyen, kabuki ve özellik değiştiren Bursa’da bağımsız dlarak ya da bağımsız adaylıkla eşdeğer boyutta bir partiden seçim kazanmak çok eskilerde kaldı.

Çünkü…

Bu tür toplumlarda toplayıcı unsur parti bayrağı ve lider karizması oluyor. AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan fonksiyonlarına karşı DP ve Süleyman Soylu ile Şahin’in bir büyük seçim başarısı elde etmesinin de ciddi güçlükleri var.

••••••••••

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:

Hikmet Şahin’in tercihi ve kararı için elbette kimsenin söyleyecek sözü yok. Sergilediği siyasi cesaret de aynı şekilde takdir edilecek bir durum.

Ne var ki…

Kemal Bengü gibi asphalt makinalarının üstünde poz veriyor olsa da, 1968 seçimi ile 2009 seçimi arasında çok ciddi farklar var. 41 yıl önceki hava ise bugün yok.

Mustafa Tayla: Saygınlığını yitirmeyen bir duayen

Tarih 6 Nisan 1978… Ustamız Fuat Erdur’un yaşadığı bir olumsuzluk nedeniyle, gazeteciliğe gözlerimizi açtığımız Bursa Marmara gazetesinden ayrılmışız… 19 yaşında, henüz 1 yıllık gencecik bir gazeteciyiz…

Yetişmemiz için sorumluluk üstlenen bir başka büyüğümüz, Hürriyet Bursa Bürosu’nun önemli isimlerindenrahmetli Rahmi Şenay elimizden tuttu ve bizi gazetecilik geleneği olan, Bursa’nın en köklü gazetiecilik okulu Doğru Hakimiyet’e götürdü.

Mürettiphanenin içinden geçip dar ve dik tahta merdivenleri çıkarken, kalbimizin sesiyle adeta kurşun dizgisi yapan makinaların sesleri yarışıyordu.

Merdiveni çıkıp ktoridorda soldan ikinci odaya girdiğimizde ise bu kez dizlerimiz titremeye başladı.

Çünkü…

Bursa basının gerçek duayenlerinden, saygın isimlerinden Mustafa Tayla’nın karşısına çıktık.

Tayle, gözlüğünü hafifçe çıkararak bizi tepeden ayşağıya süzdü. O an ter de boşandı. Rahmi Şenay’ın sesini zar zor duyabildik:

“Mustafa Abi, sana sözünü ettiğim genç arkadaşı getirdim. Burada senin yanında iyi yetişeceğini biliyorum.”

O gün o odada neler konuştuğumuzu pek duyamadağımız için bilmiyoruz. Ama işe alındığımızı, karşı odada oturan Yazı İşleri Müdürü Erdoğan Binyücel’le tanıştırılmamızdan anladık.

••••••••••

Gazetecilik geçmişimizde Doğru Hakimiyet’in çok özel ve ayrı bir yeri var. ama Mustafa Tayla bizim geçmişimizde çok özel bir kişi.

Haberlerimizi yazıp götürdüğümüzde, her zaman ciddi olan yüz ifadesinde hiçbir hareket olmadığı için beğenip beğenmediğini anlayamazdık. Takdir sözcüklerini çok az kullanan biriydi. Onun bir haberi takdir ettiğini, ay başında maaş alırken eklenen özel primden anlardık.

Beğenmediği haberi ise, aynısını tekrar yazmayalım diye makasla keserek küçük parçalara ayırırdı. Tek kağıt olarak verndiğimiz haberi konfeti gibi küçücük parçacıklar halinde ve avuçla almak gerçekten keyif kaçırıcı olurdu.

Gerçi…

Yüz ifadesiyle Sefenks görüntüsündeydi ama, gazeteciliği bilen, gazeteci yetiştirmeye alışkın bir yapısı vardı.

Bursa’da herkesin saygı gösterdiği biriydi. Yazdığı başyazılar kente ve siyasete yön verirdi.

İçeride ise…

Mustafa Tayla odasında otururken, biz yan odada yüksek sesle konuşamaz, şakalaşamazdık. Sesimiz biraz yükseldiğinde ise ara kapının buzlu camına vuran cetvel sesini duyardık.

Hatta…

Akşam evinden telefonla aradığında; bir eliyle ahizeyi kulağına götürürken diğer eliyle sigarasını söndüren ve havadaki dumanları dağıtmak için çırpınan arkadaşlarımız vardı.

Önceki akşam…

Kuruculardından olduğu Gazeteciler Cemiyeti’nin geleneksel ödül töreni sırasında Mustafa Tayla’nın yaşımını yitirdiği haberi geldiğinde biz de jüri olarak ödülümüzü almak üzere sahnedeydik.

Keyifli çıktığımız sahneden, anılar denizinde boğulmuş ve yüreğimiz sızlayarak indik.

Mustafa Tayla büyüğümüzün, gerçek bir saygınlık abidesi duayenin ölümünden çok büyük üzüntü duyduk. Allah’tan rahmet, ailesine ve Bursa basınına başsağlığı diliyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 01-02-2009