Bu konu… Hiç tartışmasız yaşamsal önem taşıyor. Ülkemiz, gerçek anlmamda deprem coğrafyası olarak adlandırılan bölgede yer alıyor.
Aynı şekilde…
Yaşadığımız kent Bursa da deprem coğrafyasının e en kritik noktasında.
Dahası…
Bilim adamları uzun süredir Bursa’nın depremsellik geçmişini anımsatıp, yeni yıkıcı deprem için bekleme süresinin dolduğu uyarısını yapıyorlar.
İşte
Böylesine kritik noktada olan bir kentte yaşamamıza, bilim adamlarının tarihsel verilere dayalı uyarılarına karşın vatandaş olarak umursamazlıktan bir türlü vazgeçmiyoruz. Kamu ve yerel yönetimlerin önlemleri ne yazık ki yeterli değil.
En azından…
Kentin depreme karşı dayanıklı olabilmesi için güçlendirilmesi yolunda atılması gereken adımlar çok ağır ilerliyor.
O bakımdan…
Sağlam yapılarda yaşamla ortaya çıkacak dirençli kent için atılacak o adımları hızlandırmak, kentsel dönüşümleri bir an önce tamamlamak gerekiyor.
Bunun yanında…
Tehlikeye dikkat çekmek için kamusal anlamda yapılan çalışmalar var.
Örneğin…
Haziran ayında AFAD organizasyonuyla olası Gemlik Depremi senaryosuyla yapılan tatbikat müdahale ve organizasyon yeteneğini geliştirme adına önemliydi.
Gerçi…
Doğrudan depreme yönelik değil, ama farklı bir kolağanüstü durum hazırlığı için kritik bir adım da Kızılay’dan geldi.
Nerede bir felaket yaşansa ilk yetişen olma özelliğini koruyan Kızılay, sahip olduğu ve hayırsever desteğiyle yapılan aşevleriyle hem felaketi yaşayan, hem kurtarma çalışmalarına katılanlara yemek çıkarıyor.
Bursa’da…
Mevcut aşevlerine ek olarak, yine hayırsever desteğiyle Yıldırım İlçesi sınırları içindeki Hacivat Mahallesi’nde Emrah Hatun Yılmaz Aşevi’nin yapımını tamamladı ve ilk yemekler pişirildi.
Olağanüstü durumlarda 30 bin kişiye günlük yemek çıkarabilme kapasitesine sahip olan aşevinde pişen yemeklerin ihtiyaç sahiplerine dağıtımı da başladı.
