
Çocukluğumuzda… Bursa’da yalnızca Merinos ve İpekiş vardı. İkisi de, sanayileşme hamlesi olarak Mustafa Kemal Atatürk projesiydi.
Bir gün…
Fethiyeköy’deki yakınımızın evinin bahçesinden, uzanıp giden boş araziye bakarken, “Sanayi bölgesi kurulacak, fabrika tarlası olacak” denmişti.
Türkiye’nin ilk OSB’si, Pilot Sanayi olarak kuruldu. Tekstil ve makine üzerine gelişen sanayiye Tofaş ve Oyak Renault sınıf atlattı.
Bursa’nın ikinci Organize Sanayi Bölgesi ise İnegöl OSB oldu. Demirtaş’ın verdiği mücadeleye de, rahmetli Turgut Özal’ın Başbakan olarak sorunu çözüşüne de gazeteci olarak tanıklık ettik.
Sonra OSB’ler çoğaldı.
Kentin batısında verimli topraklarda Çalı, Hasanağa, Kayapa, Akçalar sanayi bölgeleri; doğusundaki tarlalarda Gürsu, Kestel Barakfakih devreye girdi. Tütün ve ipekböcekliği böyle bitti.
Kısacası…
Bursa istihdama dayalı emek-yoğun sanayileşti. Her fabrika istihdamı arttırdı, ama iç göçü patlattı, kentleşmeyi olumsuz etkiledi.
Şimdilerde…
Kentin en batısında teknoloji hedefli yeni sanayi bölgemiz var. Hemen yanında Deri OSB, Tekstil OSB, KOTİYAK faal.
Son günlerde…
Bursa’daki sanayi bölgelerinin yetmediği yenilerine ihtiyaç olduğu görüşleri, önerileri, tartışmaları var. İnegöl-Yenişehir ayrımındaki Turan Köy’de yeni bir OSB konuşuluyor.
Baştan söyleyelim:
Bursa bu saatten sonra sanayiden geri dönemez, biz de sanayiye karşı değiliz.
Fakat…
OSB’ler artık verimli topraklar üzerine olmasın. Elbette sanayi büyüsün, ama yeni sanayi bölgeleri verimli olmayan yerlere, örneğin dağ yöresine yapılsın, ya da taşlı ve kıraç araziler bulalım.
Dağ yöresinin uzak ve nakliyenin pahalı olduğunu söyleyenler de haklı.
Ama…
Unutmayalım ki kaybedilen tarım toprakları bir daha geri gelmez ve onun maliyeti hesap bile edilemez.
Nitekim…
Düne kadar tarımda kendine yeten ülke iken, konutlaşma ve sanayileşmenin yuttuğu topraklar nedeniyle ithalat bağımlısı olduk.
Bu konu çok hassas.