İşte depreme dayanıklı yapıda 3 altın kriter: Doğru zemin, doğru proje, doğru inşaat

BTU REKTOR YARDIMCISI PROF DR BEYHAN BAYHAN
BTU REKTOR YARDIMCISI PROF DR BEYHAN BAYHAN

Uzmanlar sürekli tekrarlıyorlar… Deprem coğrafyasında bir kentte yaşıyoruz. Kentin içinden, kenarından, ovasından, denizinden fay hatları geçiyor.
Bunların çoğu aktif değil, ama potansiyel tehlike olarak duruyor.
Örneğin…
1999’daki Yalova-Gölcük depremlerindeki fayların yanı sıra, Marmara Denizi içindeki fay hattı 1766’dan beri, yani 256 yıldır yıkıcı deprem üretmedi.
Aynı şekilde…
Bursa’yı yıkan 1855 depreminden bu yana, yani 167 yıldır kent merkezindeki fay sessiz. Bu fayların uzunca süredir deprem üretmemeleri biriken stresi artırdığından bir başka tehlike.
Bu durumda…
Fayları başka yerlere taşıyamayacağımıza ya da müdahale edemeyeceğimize göre, tek seçeneğimiz var: Depreme dayanıklı sağlam binalarda yaşamak.
Peki…
Bursa yıkıcı etkisi büyük bir depreme hazırlıklı mı? Yaşadığımız binalar depreme güvence oluşturuyor mu? Kentin de böyle bir hazırlığı var mı?
Cevabı…
Bursa Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve BTÜ Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Beyhan Bayhan veriyor.
Üstelik…
Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanları arasında yer alan Beyhan Hoca tehlikeyi doğrudan söylüyor:
“Bugün, içinde yaşanılan binalar depremde hasar almayacak şekilde üretilmedi.”
Bu nedenle…
Hasar alsa bile can kaybı en az olacak şekilde bina yapımının önemini anımsatırken, “yapı güvenliğinin yaşamsal önemini” vurguluyor.
Bunun için de 3 doğruyu anlatan altın kuralı anımsatıyor:
“Güvenli yapı için zemin faktörü çok önemli. Önce doğru zemin olacak. Sonra, deprem güvenliği için doğru proje hazırlanmalı. İnşaat da doğru tekniklerle yapılmalı.”
Önemli bir nokta da şu:
“Deprem sonrası için hastaneler, kamu binaları ve köprüler ayakta kalırsa, felaketi yaşayanların hayatları kurtarılabilir. Onun için, kamusal ve yaşamsal alanlar hayatları koruyacak şekilde doğru tekniklerle ehil insanlar tarafından yapılmalı.”