Uzun süredir sohbet edemiyorduk… 2010 Şubat’ta Bursa’da kurulan Dünya Helal Birliği’nin Genel Başkanı Ahmet Gelir konuğumuz olduğunda, hem aradan geçen sürede neler yaptıklarını, hem de dünya örgütlenmesi çalışmalarında nereye geldiklerini konuştuk.
Önce…
Dünya Helal Birliği’ne Bursa’nın önderlik etmesinin özelliğini anlattı:
“Bursa, dünyada çarşı-pazara ilk standart yasasını getiren Kanunname-i İhtisab-ı Bursa kararlarının alındığı şehir. 1502 yılında bu kararları alan şehre de öncülük etmek yakışırdı.”
İlk yıllar belge, şimdi ise belge için yetki veren DHB’nin geldiği yeri özetledi:
“Bursa genel merkezimiz. İstanbul, Ankara, Adana, Gaziantep şubelerimiz ve 37 ülkede de temsilciliğimiz var.”
Şu bilgiyi verdi:
“HLL diye patent markası aldık. Dünyada geçerli olması için büyük emekler harcadık. Hiçbir devletten maddi destek almadık.”
Şunun altını çizdi:
“Hiçbir ticari kuruluşun ön bahçesi olmayacağız. Tek hedefimiz ve amacımız var. Standart koyuyoruz.”
Kriter şu:
“Toprak-su-tohumu incelemeden güvenli gıdaya ulaşıp kalitesini bilmemiz mümkün değil. Onun için, toprak-su-tohum sağlam olmalı; ürün ve hizmet hilesiz, zararsız olmalı; İslam inancına aykırı malzeme girmemeli.”
Bu amaçla…
Endonezya, Malezya ve İran’a gidip helal çalışmalarının nelerle karşılaştığını incelediğini aktarıp şunu söyledi:
“2012’de İstanbul’da yaptığımız İslam Ülkeleri Helal Akreditasyon Forumu’nda anladık ki biz İslam ülkeleriyle bir araya gelmek zorundayız. İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı çatısında olmamız gerektiğini düşündük.”
Şunu vurguladı:
“İslam ülkeleri içinde standartları oluşturacak teşkilat yok. Gıdadan sonra kozmetik, tarımsal ürünler, turizmde de standartları biz oluşturmak istiyoruz.”
Şunu da ekledi:
“Biz standart koyuyoruz. Bu standartla üretilen her şeyin tek işaretle tanınıp belgelenmesini istiyoruz.”