Gerçek olan şu… Demokrasimizin kesintiye uğradığı dönemlerden kalma devlet alışkanlıkları var. Bunların uygulamaları genelde Türkiye’deki insan hakları sorunları olarak hem topluma, hem uluslar arası arenaya yansıyor.
O bakımdan…
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün hukuk reformu çalışmaları başında TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun görüş ve önerileri dinlemesi önemli.
Çünkü, hukukta reformun ilk basamağını gerçekten insan hakları oluşturuyor.
O nedenle…
Bakan Gül’ün ziyaretini ve insan hakları-reform ilişkisini, son Başbakan Yardımcısı olan AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu ile konuştuk.
Bakışı şu:
“AK Parti olarak çıkış noktamız, insanı merkeze alan yaklaşımdır. Bunu da, Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesini referans alarak her platformda söyledik.”
Ardından…
“Bu ilke, içi boş bir slogan değildir” dedi ve devam etti:
“İktidara geldiğimizden itibaren ‘sessiz devrimleri’ gerçekleştiriyor. Bu yönüyle AK Parti reformların partisi oldu, devletle millet arasındaki mesafe kalktı.”
Şunun altını çizdi:
“Anayasa’ya bile yansıyan söylemle; devletin milleti değil, milletin devleti anlayışı hakim oldu. Çünkü, devlet milletin huzuru, refahı, güvenliği, barışı için organize edilmiş kurumdur. Esas olan millettir, insandır.”
Bu noktada…
“Devletin yüzü soğuk ve sertti. AK Parti’yle beraber devletle millet arasında bariyerler kalktı, devlet-millet kaynaştı” dedi ve şunu anımsattı:
“AK Parti’ye kadar konuşulması tabu olan hususlar ortadan kalktı, yapılması gereken ne varsa yapıldı, tabular yıkıldı.”
Şunu vurguladı:
“Bütün bunlar yapılırken Avrupa Birliği’yle Uyum Yasaları önemli bir manivela oldu. Ne olursa olsun ve her şeyden feragat ederek AB üyesi olmaktansa, insan hakları ve demokratikleşme vizyonunun Türkiye’ye yansıtılmasını önemsedik. Bunları da başardık.”