Sınırdaki Türkmenler için “çare” aranıyor: Yurtsuz kalan ‘amcaoğulları’ dağ köylerine yerleşirler mi?

İRFAN TATLIOĞLU
İRFAN TATLIOĞLU

Güneydoğu sınırımızın öbür tarafından göç dalgası hep oldu. Sınırdan ilk kez Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki kalelerimiz gibi varlıklarını sürdüren Türkmenler geliyorlar.
Hem de…
Büyük bir dramı peşlerinde getirerek geliyorlar.
Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu, kuruluşuna öncülük ettiği Türkiye Yörük Türkmen Birliği Genel Başkanı olarak da görev yapıyor.
O nedenle…
Geçtiğimiz aylarda Hatay’dan Suriye sınırını aşıp Türkmendağı’ndaki Bayır-Bucak Türkmenleri ile birlikte oldu, direnişe yardım için çaba gösterdi.
Şimdi de…
Her gün Hatay ve Gaziantep valilikleriyle görüşüp gelişmeleri yakından izliyor. Dün konuştuğumuzda kaygılıydı:
“Gaziantep’te sınırın öbür tarafında şu an 70 bin Türkmen var. Yayladağı üzerinden Hatay’a akın akın geliyorlar. 2 bin kişi Suruç’ta kampta. 300 bin Türkmen Halep’ten kaçtı.”
Şunu vurguladı:
“Bu insanlar Irak ve Suriye karıştığında topraklarını terk etmeyip orada direndiler. Türk bayrağıyla savaştılar. Ama yapacakları bir şey kalmadı.”
Devam etti:
Ruslar ağır bombardıman uyguluyorlar. Onlar da hiçbir şey alamadan, üstlerindeki elbiselerle Türkiye’ye sığınıyorlar. Başka çareleri yok.”
Yaklaşımı şu:
“Bu insanlar bizim için amcaoğlu gibiler. Sahipsiz ve çaresiz bırakamayız.”
Şunu açıkladı:
“Bazı dağ köyleri kente göç nedeniyle boşaldı. ‘Türkmen ailelerden uygun olanları dağ köylerine yerleştirebilir miyiz?’ araştırmasını yapıyorum.”
Gelen Türkmen ailelerinden arzu edenlere, boşalan dağ köylerinde yer teklif edilmesini, ev ve toprak verilmesini önerecek. Böylece hem dağ köylerinin yeniden canlanıp üretime dönmesini, hem de Türkmen ailelerinin yurt sahibi olmalarını amaçlıyor.
Bunu söylerken…
“Tabii, burada önemli olan, kaç kişiyi getirebilip yerleştirebileceğimiz ve onlara ne gibi işler yaptırabileceğimiz. Zaten yürüttüğümüz çalışma da bu noktada” dedi ve ekledi:
“Başka işler yapabilecekler varsa, onları da uygun yerlere olabildiği kadar yerleştirebiliriz. Unutmayalım, bu insanlar bizim amcaoğlumuz gibiler.”