Türkiye tarihinde ilk kez “seçimden sonra hükümet kurulamadığı için seçimini yeniliyor” ve bunun için de yine tarihinde ilk kez seçim hükümeti kuruyor.
İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının tarafsız olacakları bu seçim hükümetine Anayasa gereği siyasi partiler TBMM’deki oranları doğrultusunda bakan verecekler.
Düne kadar…
AK Parti Genel Başkanı olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurmakla görevlendirildiği bu seçim hükümetine CHP ve MHP üye vermeyeceklerini açıklamışlardı.
Hatta…
İki partinin lideri de çok iddialı sözlerle kararlarını açıklamışlardı.
Ne var ki…
Davutoğlu’nun bakanlık önerdiği CHP’den 5 milletvekili hemen reddederken, MHP’den bakanlık önerilen 3 milletvekilinden Tuğrul Türkeş daveti kabul etti. 2 milletvekiliyse reddetti.
MHP’nin ve Ülkücü hareketin hem kurucusu, hem doğal lideri Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde bakanlık önerisini kabul etmesi MHP’de doğal olarak şok etkisi yaptı.
Gerçi…
MHP Genel Merkezi haberin duyulmasıyla Tuğrul Türkeş hakkında kesin ihraç istemiyle disiplin mekanizmasını işletmeye başladı, ama gördüğümüz kadarıyla MHP teşkilatları bu şokun etkisinden kolay kurtulamayacak.
Çünkü…
Tuğrul Türkeş sıradan biri değil. Her şeyden önce Alpaslan Türkeş’in oğlu. Üstelik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bilinen hiçbir ihtilafı olmadığı gibi, Genel Başkan Yardımcısı olarak yakın çevresinde bulunuyor.
Peki…
Deneyimli bir siyasetçi olan Türkeş, bakanlık önerisini kabul ederken başına gelebilecekleri bilmiyor muydu?
Bize göre bilmemesi, neler olabileceğini görememesi mümkün değil.
Anlaşılan o ki…
Davutoğlu’nun seçim hükümetinde bakanlık önerisini kabul ederken, neler yaşayabileceğini çok iyi biliyordu.
Yani…
Türkeş’in ayrılmayı ya da ihraç edilmeyi göze aldığı anlaşılıyor.
En önemlisi…
MHP gibi bir ideoloji partisinde sembol olmuş liderin oğlu siyasetçinin partiden ayrılmayı dahi göze alarak karar vermesi kolay değil.
Hele..
İki aylık bir seçim hükümetinde bakanlık uğruna böyle bir kararı alabilmek hiç de kolay değil.
Bu noktada…
“Tuğrul Bey MHP’nin iktidar olamayacağını gördü, iki aylığına bile olsa bakanlık yapmak istedi” diyenler var, ama bu tür kararlar o kadar kolay da alınamıyor. Çünkü iki ay bakanlık yapmak uğruna partiden kopmak ve bilinmeze yelken açmak çok zor bir tercih.
O nedenle…
“Neden böyle yaptı?” sorusuna karşılık akıllara da iki seçenek geliyor:
Bir…
Tuğrul Türkeş, dışarıdan fark edilemese de Bahçeli ile çok derin bir görüş ayrılığına girmiş olabilir. Bir daha aday gösterilmeyeceğini düşünmüş olabilir.
Bunun sonucu da dışarıda bırakılan durumuna düşmek yerine inisiyatif kullanıp kamuoyuna “MHP ve Bahçeli yanlış yapıyor” mesajı vermek istemiş olabilir.
İki…
MHP’den ayrılmayı ya da ihraç edilmeyi göze alarak seçim hükümetinde bakanlık önerisini kabul ettiğine göre önünde yeni bir siyasi yol açılmış olabilir.
Bu yeni yol da, 1 Kasım seçiminde AK Parti’den milletvekili adaylığı ve sonrasında bakanlık sözü olabilir.
İçinde bulunduğumuz konjonktürel gelişmelerin sıkıntısını yaşayan ve milliyetçi oylara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyan AK Parti için bu karar çok kritik bir siyasi strateji hamlesi olabilir.
Akşam saatlerinde konuştuğumuz MHP Genel Merkezi’nde görev yapmış kimi önemli isimler ikinci soru için kaygılıydı.
Yani…
MHP’de genel bir “Tuğrul Bey AK Parti’den aday mı oluyor?” sorusu ve “AK Partide aday olursa MHP’yi nasıl etkiler?” kaygısı izlenimi edindik.
Böyle bir durum MHP teşkilatlarında nelere yol açar, Ülkücü camiada ne gibi etkileri olur bugünden bilebilmek elbette kolay değil, ama onları da çok yakında göreceğimiz de ortada.
Seçim hükümeti sürprizle kuruluyor, bakalım daha ne gibi sürprizler yaşanacak?