Görüntü ortada… Seçim 7 Haziran günü sandıkta bitti, ama süreç olarak devam ediyor. Cuma günü gittiğimizde de gördük, Ankara’nın her yerinde ayrı kulis çalışması var. Telefonlarda farklı görüşmeler yapılıyor.
Siyaset dünyası her yerde hükümet formülleri üretiyor.
Böyle bir ortamda…
Olay Televizyonu Ankara Stüdyosu’nda cuma akşamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i Her Açıdan adlı programımızda konuk ettik.
AK Parti Genel Merkezi tarafından seçim sonrası süreci değerlendirmeleri yapılmaması eğilimine karşın, önceden sözleşildiği için stüdyoya geldi.
İşte…
O programda, “Türkiye’nin önünde nasıl bir siyasi yol var? Koalisyon mu, azınlık hükümeti mi, erken seçim mi?” diye sorduk.
Söze…
“3 seçenek de var” diye başladı ve sandıktan çıkan mesajı yorumladı:
“Vatandaş, ‘Siyasi partiler arasında diyalog son derece önemli’ dedi. ‘Siz bir araya gelip çay içmiyorsanız ben sandıktan size bir araya gelip çay içmeniz gerektiğini söylüyorum’ dedi.”
Ardından…
“Siyasi partiler arasında diyalog olmazsa olmaz” dedi ve devam etti:
“Siyasi geleneğimizde öteden beri ipler bir şekilde kopuyor, koptuktan sonra da o ipleri tekrar buluşturmakta siyasi kanatlarımız zorluk çekiyorlar.”
Bu noktada…
Vatandaşın “diyalog mesajı” doğrultusunda seçenekleri değerlendirdi:
“Vatandaştan gelen talimat doğrultusunda bir araya gelmekte başarılı olunursa, diyalogdan sonuç çıkarsa koalisyon olacak. Birincisi bu. İkincisi, azınlık hükümeti de bir çıkış yolu.”
Şunu özellikle vurguladı:
“Hangi alternatifi söylerseniz söyleyin, yüzde 41 oy almış AK Parti’siz düşünmeyin. AK Parti’siz model düşünmek demokratik açıdan da, adalet açısından da doğru olmaz, kamu vicdanını da tatmin etmez.”
Sonra da…
Agresif bulduğu siyasi partilerin temsilci ya da sözcülerine dili dikkatli kullanmaları uyarısı yaptı:
“Bu tür diyalog ortamlarında kırmızı çizgiyle işe başlanmaz. Daha masaya oturmadan, diyalog oluşmadan kırmızı çizgiyle başlarsanız, ‘Diyalogdan yana değilim’ dersiniz. Kullanacağınız dil çok önemli.”
Seçimin bittiğini, herkesin kendi tabanına vermesi gereken mesajı verdiğini, ama bugün başka bir noktaya gelindiğini anımsatıp düşüncesini söyledi:
“Kalkıp da ‘Benim kırmızı çizgim var, şu şöyle olmazsa ben yokum’ gibi üst perdeden konuşmalar doğru değil. Yarın şartların nasıl şekilleneceğini bilemezsiniz. Bu, atarak-tutarak olacak iş değil, müzakere işi.”