Kazanan yok, Bursa olarak hepimiz kaybettik

Bugüne kadar futbol rekabeti kaynaklı olaylar ülkenin her köşesinde, her kentinde oldu. Ama cumartesi akşamı Bursa’dan yansıyan ve “kalkışma” havası veren, çatışmanın ötesine geçip çarpışma yansıtan görüntüler hiç yaşanmadı.
Bugüne kadar tribünlerinin canlılığı ve üretkenliği ve deplasmanlarda bile takımlarını yalnız bırakmayan yeşil-beyaz tribün coşkusu ile gündeme gelen Bursaspor taraftarı artık ne yazık ki maça gelen rakip taraftarı engellemek için polisiyle çatışan holiganlar olarak anılacaklar.
Ne zaman böyle bir konu açılsa ekranlara ve gazete sayfalarına cumartesi gecesinin görüntüleri gelecek.
Gerçekten çok kötü olaylar yaşandı.
Üstelik…
Bu saatten sonra suçlu aramanın da pek bir anlamı kalmadı.
Çünkü…
Bu olayın kazananı yok, ama hep birlikte Bursa olarak kaybettik ve bu şekilde kayıtlara geçti.
Şimdi kalkıp “Keşke Vali re’sen karar almasaydı da Beşiktaş taraftarına stadı açmasaydı” diyenler var. Olayları gördükten sonra böyle düşünenlere elbette söyleyecek bir söz yok.
Fakat…
Çok deneyimli bir bürokrat olan Vali Şahabettin Harput’un çok iyi niyetli düşünceyle yola çıktığını, iki taraftar arasındaki husumeti kaldıracak bir adım atmaya çalıştığını, ama toplumsal altyapısının eksik kaldığını kabul etmek gerekiyor.
Kaldı ki…
Vali bu kararı verdi diye kimsenin pantolonundan döner bıçağı çekip grup halindeki polislere saldırmasının izahı da yok. Kaldırımlardaki, parklardaki taşları söküp polise atmanın anlamı da yok.
Aynı şekilde…
Daha başlangıçta, öfkeli gruplar sağda sola toplanırken gerekeni yapmayan polisin, topluluk büyüdükten sonra sert müdahale uygulamasını da anlayabilmek mümkün değil.
Her şeyi çözen ve haberi olan polisin, internet forumlarında açıkça yazılan organizasyonlardan habersiz kalmış olabilir mi?
Hele…
Polisin kendisine saldıranlar yerine Altıparmak Caddesi’nde alışveriş yapan ailelere, işyerlerine ve sakince statta oturup maçı bekleyenlere zarar verecek şekilde sert müdahalede bulunmasının da savunulacak yanı yok.
Bu da…
Güvenlik önlemleri ve toplumsal boyuta dönüşen olaylarda müdahale planlaması açısından öngörü eksikliği olduğunu ortaya çıkardı.
Açıkça söylemek gerekirse, Bursa’da bugüne kadar böyle bir zaafiyet hiç yaşamamıştık.
Ama bunların hiçbiri sonucu değiştirmiyor. Kaybettik. Hem de Bursa olarak topluca kaybettik.
Geçen yıl Bursaspor’un şampiyonluğunu engelleme derdine düşüp de başaramayanların eline fırsat geçti.
Nitekim…
Cumartesi akşamından beri Bursaspor’un hükmen yenik sayılması için lobiler çalışmaya başladı. Kimileri daha da ileri gidip puanının silinmesi gerektiğini bile söylüyorlar.
Yazık oldu Bursa’ya, yazık olacak Bursaspor’a.
Bu güzel kenti bu noktaya getirmeye, düne kadar Şampiyonlar Ligi’nde dev kulüplerin camialarını bile hayran bırakacak tribün görsellikleriyle coşkulu taraftar örnek gösterilen bir camiayı ellerinde döner bıçakları ve kaldırım taşlarıyla polise saldıranlar görüntüsüne dönüştürmeye kimsenin hakkı yoktu.
Bu olayları yaşamaya değer miydi?
Gerçekten çok yazık oldu.
Hâlâ dehşetle izlediğimiz görüntülerden sonra aklımıza takılan bir şey daha var:
İyi ki Beşiktaş taraftarı Orhangazi’den döndürüldü, Bursa’ya sokulmadı.
Ya onlar da gelseydi daha neler olurdu?