CHP İl Başkanı Akdoğan içini döktü: Parti örgütünü toplayıp oyunlara girenleri deşifre edeceğim

Siyasetin yazılı olmayan kurallarından biridir… Her partide her başkanın yapamadıkları kadar, yaptıkları da bazen kişilerin bakış açılarına ve beklentilerine göre eleştiri konusu olabilir.
Özellikle…
O siyasi partinin içinde belli bir hedefe odaklananlar, yapılanları yeterli bulmadıkları gibi, yanlış olduğuna dair vurguları daha şiddetli yaşarlar.
Bunu yaparken…
Eleştirilen organizasyonun iyi niyetli çalışmaları pek gündeme gelmez. Çünkü işler yolunda gidiyorsa, yapılanlar doğru bulunuyorsa, başkanın ya da yönetimin görevi olarak kabul edilir.
Nitekim…
Bunu şu sıralar CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan fazlasıyla yaşıyor.
Çünkü…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için geride bıraktığımız hafta yapılan organizasyon, özellikle Şehreküstü Meydanı’ndaki mitinge katılım parti içinde kimi gruplar tarafından şiddetli olarak eleştiriliyor.
Eleştiri…
Kılıçdaroğlu’nun 13 ilçe ve 5 belediyeye götürülmesi, buralardaki vatandaşların de genel baykanı kendi bölgelerinde gördükleri için merkez mitingine gelme gereği duymamaları, bunun sonucunda da meydanın boş kalması üzerine kuruluyor. Bundan da İl Başkanı Gürhan Akdoğan sorumlu tutuluyor.
Dahası…
Kimi grupların biraz da siyasi beklentiyle geliştirdikleri bu eleştiriler medyaya da yansıdığı için kamuoyu gündemine geldi.
Aslında…
Bir siyasi parti genel başkanının bu kadar kısa sürede bu kadar çok yere götürmek, ilçeler arasında yarım saatlik transfer süreleriyle program yapmak hiç kolay olmadığı gibi, çok ciddi riskler içeriyor.
O riskleri alan Akdoğan ve arkadaşları, programın ikinci günü 9 ziyarete karqşın son nokta miting Gemlik’e yalnızca 35 dakikalık gecikmeyle Kılıçdarnoğlu’nu götürdüler.
Bu da elbette başarı.
Gelin görün ki…
Program başarısı genel olarak başarısızlık değerlendirmesiyle yansıdı.
İşte…
Bu durumu içine sindiremeyen CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan bugan bir bakın toplantısıyla resmen içini döktü.
Aslında…
Toplantının amacı, iki gün boyunca çok güç koşullarda programı izleyip görevli oldukları kurumlara haber yetiştiren gazetecilere teşekkür özelliği taşıyordu. Fakat Akdoğan’ın içini döktüğü bir toplantı haline geldi.
Konuşmasında…
Programın tüm ayrıntılarını anlatan Akdoğan, kurulan komitelerden basılan el ilanlarına, programı tanıtmak için çıkılan televizyon ve radyolardan gazetelere verilen reklamlara, en uzak nokta miting Çeltikçi’nin 103 kilometre uzakta olmasından toplamda katedilen 400 kilometre yola, cuma gecesinden pazar akşamına kadar Kılıçdaroğlu’nun toplam 36 bin 400 kişiyle buluşturulmasından yaşanan aksaklıklara kadar her şeyi samimi bir şekilde anlattı.
Sonra…
Otobüste CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na söylediklerini aktardı:
“Biz hatalarımızı görüp ders çıkarmak istiyoruz. Gücümüzün nerede ne kadar olduğunu görmek istiyoruz. Taşımayla her yeri doldurabilir ve sizi yanıltabilirdik. 50 otobüs tutup insanları gezdirmek istemiyoruz.”
Şu örneği verdi:
“Kalite sistemlerinde de böyle… Ölçümlemezseniz iyileştiremezsiniz.”
Bu noktada…
Programın mantığını şöyle açıkladı:
“Bizim amacımız, halkın ayağına giden bir genel başkan imajını hayata geçirebilmekti. Bunu da başardığımıza inanıyorum. Tek miting yapıp 3 yere götürseydik daha başka olurdu. Ama biz risk yüklendik, kolayı değil zoru seçtik.”
Burada eleştiriler yapılmasına karşın MYK toplantısında Yalova Milletvekili ve Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin “Yalova mitingi Gemlik’in gölgesinde kaldı” dediğini aktardı.
Ardından…
Kendisini asıl üzen noktaya sözü getirdi:
“Genel başkana dosyalar verildi. Hepsini doğal karşılıyorum. Herkes il başkanı olmak isteyebilir. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ama kimi yapılanlar etik değil.”
Şöyle devam etti:
“Herkesi partiye aldım. Üye sayısını ikiye katladım. O bakımdan bana söylenebilecek en kötü söz dar kadroculuktur. Bunu katiyyen kabul etmem.”
Mesajı sert oldu:
“3-5 kişiyle siyaset yaparak partiyi kontrol etme dönemi bitti. Artık parti böyle düşünenlerin kontrolundan çıktı. Kim üretiyorsa o gelecek. İtişerek gelmek dönemi sona erdi. Değişim ve dönüşüm sürecindeyiz. Partiyi herkese açıyoruz. Ufak tefek yönetimlerle başarıya ulaşma şansı artık yok.”
Ardından…
Söze, “Bu söylediklerimin Ahmet Memişoğulları ile bir ilgisi yok. Onunla bağlantı kurmayın lütfen. O konuda bazı sorunlar yaşadık. Ama onların hepsi yaşandı ve bitti, orada kaldı” dedi ve çok açık bir mesaj verdi:
“Genel başkana verilen dosya var. Orada ihraçlardan bahsediliyor. Dar kadroculuk yapmakla suçlanıyorum. Bunun Memişoğulları ile bir ilgisi yok. Görüyorum ki, parti içinde bazı mekanizmalar kuruluyor. Bunları yapanları iyi biliyorum.”
Sonra da…
Kendisine yönelik girişimlere “hodri meydan” anlamında karanını da açıkladı:
“Danışma Kurulu toplantısı yapacağım. Bakın, daha önce yapılmayan bir toplantıyı biz geçenlerde yaptım. Danışma Kurulu’nu toplayacağım, parti örgütünü çağıracağım, sonra da karşılarına çıkıp bu oyunlara girenleri deşifre edeceğim. Kenarda köşede anlamsız kavgalara girmeyeceğim. Her şeyi açık açık yapacağım.”
Bir de tevazu gösterdi:
“Yılmaz (Akkılıç) Amca gibi, Kemal Ekinci kadar taban siyasetini iyi bilmeyebilirim. Ama artık ben de öğrendim. Delegasyonu sayabilirim. Her yere gidiyoruz., daha geçenlerde Mudanya’da Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katıldık.”
Son sözü yine görevden alınmasına yönelik manevralarla ilgili belli adreslere mesaj özelliğinde oldu:
“Görevler yapılır, süreler biter ve bırakılır. Sonsuza kadar görev olmaz. Bu herkes için geçerli.”