Anketten çıkan çarpıcı sonuç: CHP aradaki farkı eritiyor, referandumda evetler yüzde 53.6, hayırlar yüzde 46.4

Türkiye çok ilginç bir döneme girdi… Önce 12 Eylül’de anayasa değişikliği için referandum yapılacak, sonra da gündeme hemen genel seçim hazırlıkları girecek.
Çünkü…
Son genel seçimin 22 Temmuz 2007’de yapıldığı için, 22 Temmuz 2011’den önce genel seçim yapılması gerekiyor.
Bu da…
En geç 10 ay içinde iki kez sandığa gidilmesi anlamına geliyor.
O nedenle…
İşlevleri çok farklı olsa bile, yakın arayla iki kez sandığa gidilmesi, doğal alarak iki oylamayı birbirine bağlayan özellikler sergiliyor.
Yani…
Referandumdan çıkacak her türlü sonucun, gelecek temmuza kadar yapılacak seçime mutlaka yansıması söz konusu.
İşte…
Böyle bir ortamda, halkın eğilimini ortaya koyan rakamlar acaba nasıl bir tablo gösteriyor.
Bir Bursa firması olan, ama Türkiye genelinde sürekli yaptığı kamuoyu araştırmalarıyla halkın nabzını en iyi tutan isimler arasına giren Selçuk Köylüoğlu’nu arayıp, “Televizyonlarda referandumla ilgili anket sonuçları tartışılmaya başlandı” diye hatırlattık ve “Elinde bir çalışma var mı?” diye sorduk.
O da…
“Olmaz olur mu, 1-7 Temmuz arası yaptığımız çalışmayı daha yeni tamamladık” dedi ve çıkan sonuçları gönderdi.
Selçuk Köylüoğlu’nun gönderdiği ve henüz dumanı üstünde olan kamuoyu araştırmasında iki çarpıcı sonuç var.
Birincisi…
Türkiye genelindeki görüşmelerde deneklere “Bu pazar seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” diye sormuşlar.
Kararsızların ve oy kullanmak üzere sandığa gitmeyeceklerin oranlarının dağıtılmasından sonra çıkan sonuçlar gerçekten çok özel:
AK Parti yüzde 39
CHP yüzde 30.8
MHP yüzde 13.2
BDP yüzde 5.6
SP yüzde 4
Diğerleri yüzde 7.4
Bu çarpıcı sonucu, araştırmayı yapan Selçuk Köylüoğlu şöyle yorumladı:
“Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçilmesiyle sıçrama yakalayan CHP’nin, kurultay sonrasındaki süreçte bu sıçramasından geriye düşmediği görülmekle beraber, AKP oylarında da ciddi bir gerilemeden bahsedemeyiz. MHP oylarının ise nispi olarak gerilemiş olduğu görülüyor.”
••••••••••
İkincisi…
Referanduma yönelik araştırma ilginç bir yarışı sergiliyor:
Evet yüzde 53.6
Hayır yüzde 46.4
Yani…
12 Eylül’de sandık başında seçmenlerin önüne konacak beyaz ve kahverengi oy pusulalarından birini tercih edecekler arasında şu an yalnızca 7 puanlık bir fark görülüyor.
Doğrusu istenirse…
Aradaki fark, hayır oyu için çalışan cephe açısından bakıldığında kapanmayacak bir fark değil.
Buna karşın…
Referandumun propaganda çalışmalarının meydanlardan iftar çadırlarına kayacağı göz önüne alındığında ise, ramazan-oruç-iftar eksenindeki toplumsal değerlendirmelerin getirdiği farklılık, evet oyu için çalışan iktidar partisini rahatlatıp, farkın artmasını sağlayacak unsurlara bile dönüşebilir.
Bu konuya…
Kamuoyu araştırmasını yapan Selçuk Köylüoğlu ise şöyle yaklaşıyor:
“12 Eylül yaklaştıkça Türkiye gündemine referandum daha fazla girecek ve bir süre sonra da gündemin belirleyici maddesi olacak. Zaten siyasi partiler de kampanya hazırlıklarını neredeyse tamamladılar. Ama konuya salt referandum açısından bakmamak gerekir. Arkasından gelecek seçimle bu referandumu birlikte değerlendirmek daha doğru olur.”
Gerekçesi şu:
“Referandum sonuçlarının seçmen üzerinde oluşturacağı psikolojik etki, direkt 2011 seçimlerinde yansımasını bulacak. Siyasi partilerin de kampanyalarında bunu gözeteceklerini ve süreci ona göre şekillendireceklerini düşünüyorum.”
Buna karşın…
Olası sonuçları üzerine çarpıcı bir analiz yaptı:
“Referandum sonuçları AKP, CHP ve MHP açısından oldukça önemli. Kılıçdaroğlu ile çıkış yakalayan CHP referandumda istediği sonucu alamazsa yeni genel başkanın liderliği bile tartışmaya açılabilir.”
Karşı olasılığı da değerlendirdi:
“Referandumdan ‘evet’ çıktığında, AKP’nin ve de Recep Tayyip Erdoğan’ın yenilmezliği bir kez daha tekrarlanmış olacak. Böylece Erdoğan ciddi bir güven elde etmiş olacak.”
Üçüncü değerlendirmkesi MHP lideri Bahçeli ile ilgili:
“MHP ve Devlet Bahçeli ise, yürütecekleri kampanyayla, düşen oylarını toplayıp bir miktar daha arttırma planlamasının gerçekleşip gerçekleşmediğini görecekler.”
Şu tespitine aynen katılıyoruz:
“Her seçim, seçmenin özelinde partilerin yanı sıra liderlerin de oylandığı bir yönü içerir.”
Tezine gerekçe de gösteriyor:
“Mayıs ayında yaptığımız gündem araştırması, seçmenlerin parti tercihlerindeki en önemli unsurun yüzde 33,4 ile partinin lideri olduğunu ortaya koymuştu. Bunu göz önüne aldığımızda, referandumun seçime etkisi daha iyi anlaşılabilir.”