Kurultay bitti, sıra CHP içi barışta… Memişoğulları ve arkadaşları, zeytin dalını havada kapmaya hazır

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultay kararı olağandı. Yani sürpriz değildi. Ama kurultaya 15 gün önce patlayan kaset olayıyla birlikte, tam bir sürprizler kurultayına dönüştü.
Öyle ki…
Bugüne kadar siyaseten kimsenin yıkamadığı Deniz Baykal, kaset olayı sonrasında CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti.
Gerçi…
Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileriyle girdiği polemiklerden zaferle çıkan Kemal Kılıçdaroğlu yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Adayı olarak gösterdiği performansla CHP Genel Başkanlığı için adı öne çıkmıştı ama Baykal olduğu sürece böyle bir şansının olmayacağını da herkes biliyordu.
Ne var ki…
Sürpriz kaset Kılıçdaroğlu’nun yolunu açtı ve bu rüzgar bir anda CHP’de değişim fırtınası kopardı. Kimse de önünde duramadı.
Şimdi…
CHP’de yeni bir lider ve onun oluşturduğu yeni bir yönetim kadrosu var.
Dolayısıyla…
Kurultaydan sonra, yeni döneme ilişkin beklentiler var. Bu beklentilerin çoğu, kurultay sonrası iç hesaplaşma üzerine kurulu.
Dahası…
Kurultay öncesi yaşanan, fakat delegasyonun Bursa’ya dönmesinden sonra ortaya çıkan kimi sürpriz gelişmeler de var.
Örneğin…
Bir süre önce meslektaşlarımız Özlem Buğday Yağmur ve Mustafa Özdal köşelerinde CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali Togan’ın bir açıklamasına yer verdiler.
Togan o açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun maden kazasında yaşamlarını yitiren madencilerin aileleriyle görüşmek üzere Mustafakemalpaşa’ya gelişi sırasında, dönemin Parti Meclisi Üyesi olan Ali Nihat Irkörücü tarafından “Kılıçdaroğlu çok alkışlanırsa Onur Öymen’e ayıp olur” şeklinde uyarıldığını söylüyordu.
Meğer…
Bu açıklamanın gazetelerde yer almasından sonra Kılıçdaroğlu telefonla Togan’ı aramış ve görüşmek üzere Ankara’ya davet etmiş. Fakat Togan işlerinin olduğunu söyleyip “Pazartesi gelsem olur mu?” demiş. Kılıçdaroğlu da kabul etmiş.
Ne var ki…
O hafta cuma günü Baykal’ın kaseti patlayınca Togan o pazartesi Ankara’ya gidememiş. Zaten randevulaştıkları saatlerde de Kılıçdaroğlu genel başkan adaylığını açıklamış.
Parti Meclisi listelerinde bu olay etkili olmuş mudur bilemeyiz, ama her şeye karşın yeni dönemin CHP içi barışı getireceği umudunu taşıyanlar da var.
Örneğin…
Uzun yıllar Osmangazi İlçe Başkanlığı yapan, il başkanlığına aday olup Gürhan Akdoğan’a kaybettikten sonra parti içinde bazı sorunlar yaşayan ve geçen yıl da CHP’den ihraç edilen Ahmet Memişoğulları yeni dönemden umutlu.
Arayıp da “İhraç edildin ama, af çıkarsa döner misin?” diye sorduğumuzda şu cevabı verdi:
“Biz gitmedik ki dönelim… Onlar attı ama içimdeki CHP sevgisini alabilirler mi? Yalnızca kağıt üzerindeki üyeliğimi aldılar. Partililiğimi alabilirler mi?”
Devam etti:
“Bir yıl oldu… Bu parti için çalışmaya devam etmedik mi? Parti hakkında, genel merkez yönetimi hakkında demeç mi verdik? Tam aksine, parti için çalışmaya devam ettik. Gitmedik ki dönelim. Canları gitmemizi istedi. Ama gitmedik.”
Beklentisi ise şu:
“Umarım bu kurultay barışın, birliğin, bütünlüğün ilk adımları olur. Burada Abdullah Özer’e büyük görev düşüyor. Bu durum yalnızca benimle birlikte atılan 40 kişi değil, benden önce, belki benim dönemimde bizlerce dışlanmış tüm küskünlerin, gidenlerin, hatta Sarıgül’e gidenlerin, kısacası herkesin acilen bir araya getirilmesiyle olur. Böyle bir birlikteliğin sağlanmasında fayda görüyorum. Sarıgül’e gidenler de tek tek dönmeye başladılar.”
Şunu vurguladı:
“Çünkü siyaset iklimi şu an böyle bir birliğin sağlanmasına çok uygun.”
Üzerine basa basa şunu söyledi:
“Biz her şeyi unutmaya hazırız. Bu partide kavgaya yer olmadığını hep söylüyoruz. Şimdi yeni bir denem ve genel merkez yönetimi anlayışıyla bizler üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”
Bu noktada…
Osmangazi’de Sabit Şerbetçioğlu yönetiminin görevden alınması sonrası gidilen ve mahkeme kararıyla yapılan olağanüstü kongre sürecindeki gelişmelere atıfta bulunarak, o süreçte açılan “evrakta sahtecilik, delege seçimlerinin sahte evrakla yapılması, mahkeme kararına direnme” gibi davaları anımsattı ve şunu açıkladı:
“Davaları geri çekmeye hazırız.”
Tanıyan herkes bilir…
Ahmet Memişoğulları iyi par CHP’lidir, partisi için her şeyi yapmaya her an hazırdır. Ama az önce de vurguladığımız gibi, olağanüstü kongre sürecinde CHP’den ihraç edildi.
Yeni dönemle ilgili beklentilerini konuşurken, bir dönem su içtikleri bile ayrı gitmeyecek kadar yakın oldukları ve benzeri görülmemiş bir ekip siyaseti anlayışıyla çalıştıkları bugün de milletvekilliğinin yanında Parti Meclisi Üyesi sıfatını taşıyan Abdullah Özer’le düşüncelerini paylaşıp paylaşmadığını sorduk.
Çok net cevap verdi:
“Daha o gece kendisini aradım ve ‘Birliğin sağlanması için sana görevler düşüyor’ dedim. O da ‘Söylediklerine katılıyorum. Elden geleni yapacağız’ dedi.”
Görüşmeyi aktardıktan sonra da heyecanla şunu söyledi:
“Uzatılacak zeytin dalını partimiz için havada kapmaya hazırız.”
Şunu tekrarladı:
“Ama bu karar yalnızca bizi kapsamamalı. Bizden önceki itilmişleri ve küskünleri de, belki benim dönemimdekileri de, kısacası herkesi kapsamalı.”
Şöyle sürdürdü:
“Daha dün giden Hüsnü Taş ve Mustafa Şenyurt’u da kapsamalı. Bu partide bir dönem milletvekilliği ve iki dönem Parti Meclisi Üyeliği yapan fakat kongreye bile davet edilmeyen Yahya Şimşek’i de kapsamalı.”
Son sözü şu:
“Hınç siyaseti sona ermeli. Her türlü atılacak adıma bin misli karşılık vereceğiz.”
Saydığı isimler gerçekten siyaset açısından çok deneyimliler. Memişoğulları da, bu birlikteliğin sağlanması halinde “çok eski günlerde olduğu gibi” hem belediye seçiminin, hem milletvekili seçiminin Bursa’da yine kazanılabileceğini düşünüyor.