Merkez Sağ Hareketi Genel Koordinatörü Şehnaz Kart: Anayasa reformuna ihtiyaç var, ama…

Günümüzdeki siyaset uygulamalarında kimi partiler gençliğe önem veriyormuş gibi yapsa da, ülke ve siyasetin geleceği üzerine gençlik yapılanmalarının önünde ciddi engeller olduğu da bir gerçek.
Buna karşın…
Har hangi bir siyasi partinin koruma duvarlarına takılmadan siyasetin geleceği için fikir üreten, ülkenin geleceği için proje ortaya koyan gençlik yapılanmaları var.
Örneğin…
Merkez Sağ Hareketi henüz çok yeni olmasına karşın ülke genelinde siyaset yapmak ve siyaset adına düşünce geliştirmek isteyen gençlerin çok ciddi ilgisiyle karşılaştı.
Öyle olduğu için de…
Planlanandan çok daha hızlı bir yapılanma süreci yaşıyor.
Bir yandan il ve ilçe temsilcilerini belirlerken, bir yandan da siyaset adına ortaya ciddi projeler koymak için çalışma komisyonları oluşturuyor.
Yapılanma başta olmak üzere, hedeflerini de www.merkezsag.org adresindeki sitesinden yapıyor.
Burak Küntay’ın liderliğinde gerçekleşen Merkez Sağ Hareketi, çeşitli kentlerdeki bölgesel toplantıların ardından İstanbul’daki ilk çalıştayını cumartesi günü, yani dün bin kişilik büyük bir grupla gerçekleştirdi.
Bu da…
Yeni bir yapıyı oluşturan idealler açısından çok önemli.
İşte…
Böyle bir yapı oluşturan Merkez Sağ Hareketi Akademik Çalışma Grupları Genel Koordinatörü Şehnaz Kart ile siyasetin yakın geleceğini belirleyecek adımların organize edilecek olması açısından önem taşıyan ve kamuoyuna anayasa reformu olarak yansıyan anayasa değişikliği üzerine konuştuk.
Bu noktada…
Siyasetin yakın geleceği adına umut veren bir genç olarak gördüğümüz Şehnaz Kart’ın bir özelliği var.
O da…
Robert Kolej’deki öğreniminin ardından, ülkemizin seçkin üniversitelerinden biri olan Galatasaray Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi öğrencisi olması.
Şehnaz Kart öncelikle çalışma gruplarının koordinasyonunda görev üstlendiği Merkez Sağ Hareketi hakkında şunu söyledi:
“Yaşadığımız bilgi çağında, günü yakalayamayan ve siyasi bir alternatif olamayan Merkez Sağ geleneğinin içinde bulunduğu duruma karşı, genç, dinamik, bilgili bir kadro ile yola çıkan Merkez Sağ 2010 – 2050 Hareketi, Türkiye’nin gelecek yarım asrının altına imza atmayı hedefleyen bir fikir hareketi, bir felsefedir.”
Ardından…
Kamuoyu gündemine gelen yeni bir anayasa isteğiyle ilgili genel yaklaşımını şu sözlerle ortaya koydu:
“Zamanın şartlarına uymayan ve bir ihtilal sonucunda ortaya çıkmış olan 1982 Anayasası Türkiye’ye dar geliyor. Ülkemizde pek çok farklı kesimden birçok kişi de bu ortak görüşü savunuyor.”
Bununla birlikte…
Bu arayışların genel siyaset yapısı içinde ele alınış açısına dikkat çekti:
“Ne zaman anayasada bir değişiklik söz konusu olsa, maalesef ülkemiz siyasetini esir almış olan kutuplaşmış yapı devreye girer ve öne sürülen görüşlere peşinen muhalefet başlar.”
Tespiti önemli:
“Erkler arası mücadelelerden tutun da, sivil – asker gerginliğine, siyasi çatışmalardan, ülke yönetiminde yapılacak çağı yakalama amaçlı köklü reformlara kadar her gerilimin temelinde yatan, 1982 Anayasası’nın birçok temel soruna cevap verememesi.”
Tam bu noktada…
Siyasetin geleceği adına idealler taşıyan bir genç olarak çarpıcı bir yaklaşım ortaya koydu:
“Ancak, Türkiye’de yapılması planlanan mini paketlerle anayasa değiştirme teşebbüsleri; mevcut kutuplaşmış siyasi ortam ve siyaset ve devlet kurumları arasında süren üstünlük çabaları nedeniyle çözüm adına beyhude girişimler oluyor.”
Şu söyledikleri, gündeme gelen anayasa değişikliği tartışmaları içinde hukuksal bir tespit ortaya koyması açısından çok önemli:
“Daha demokratik bir yapı söylemiyle yola çıkanların, Türkiye’nin temel demokratik temsil meselesi olan Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nda yapılması muhakkak olan değişiklikleri ağızlarına dahi almamaları, milletin önünde gerçekleşen tartışmaların aslında bir tulûattan ibaret olduğunu ve asıl amacın kendi gücünü korumak ve de hâkimiyet-manevra alanını genişletmek meselesi olduğunu kanıtlıyor.”
Böyle düşünmesinin teknik nedenleri şunlar:
“Milletvekillerinin genel başkanların odalarında listelere sıralandığı; yüzde 9, yani neredeyse üç milyon oy alan bir siyasi partinin temsil hakkının engellendiği, bir kişinin gidip beş tane siyasi partiye kayıt olabildiği, siyasi temsilin başladığı nokta olan mahalle delegeliğinden tutun da, genel başkanı seçen kurultay delegeliğine kadar listelerin siyaseten bölgelere hakim kişilerin inisiyatifinde oluşturulduğu bir yapı söz konusu.”
Devam etti:
“Hal böyleyken; başka konuların ‘temel demokrasi meselesi’ gibi millete sunulması, muhalefet mensubu siyasilerin ve devlet kurumlarının da bizim dikkat çektiğimiz ‘temel demokrasi meselelerini’ hiç masaya yatırmamaları, sorumluluk makamlarını dolduran kişilerin ne derece samimi ve milletin temel meseleleriyle ne denli ilgili olduklarının açık bir kanıtı.”

Sonra da…
Hem kendi görüşünü, hem de Akademik Çalışma Grupları Genel Koordinatörü olduğu Merkez Sağ Hareketi’nin yaklaşımını ortaya koydu.
Bunu yaparken de…
“Bizce, Türkiye’nin bir anayasa reformuna şiddetle ihtiyacı var” dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ülkemizin şu an karşı karşıya olduğu tablo, iktidarından muhalefetine, askerinden yargısına herkesin kendi kurumsal ya da şahsi istikballeri doğrultusunda pozisyon almış olduğu; yani milletin, milletin sorunlarının, milletin ihtiyaçlarının bir kez daha geri plana atıldığı bir portreden ibaret.”
Devamında ise…
Yeni anayasa çalışmalarına Merkez Sağ Hareketi adına öneri getirirken, siyasette de bir ilke imza attı:
“Merkez Sağ 2010 – 2050 Hareketi olarak bizim önerimiz, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, genel seçimlerde baraj uygulaması, dokunulmazlıklar, siyasetin finansmanı, milletin kendi vekilini seçmesi, dar bölge seçim sistemi, temel hak ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı, tam bağımsız yargı, kanun önünde eşitlik ve Cumhurbaşkanı’nın yetkileri gibi elzem meselelerin günümüz şartlarına göre yeniden düzenlendiği, demokrasimizin standartlarını gerçekten yükseltecek köklü ve toptan bir anayasa reformu.”
Beklenti net:
“Bunun yapılış şekli de bir siyasi grubun ya da bir erkin tekelinde değil, toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelerek görüşlerini ve önerilerini somut olarak sunduğu bir yapı dahilinde azami mutabakat zemini sağlanarak ortaya Türkiye’mizin gerçek ihtiyaçlarına hizmet edecek bir anayasa çıkarılması.”
Sözün burasında…
Yeni anayasa arayışında daha mükemmele yönelik sabır isteğini şu sözlerle dile getirdi:
“Kör topal işleyen demokrasimizde otuz yıldır idare ettiğimiz 1982 Anayasası ile varsın bir on sene daha idare edelim.”
Buna karşılık istediği şu:
“Bu süreçte bir uzlaşma platformunda herkes görüşlerini açıkça ortaya koysun ve ortaya çıkan metin gerçekten milletin tüm kesimlerinin görüşlerini, haklarını ve değerlerini savunan bir Anayasa olsun.”
Bütün bunların gerçekleşmesi halinde ortaya ne çıkacağını da söyledi:
“Bu şekilde oluşturulacak bir anayasa, hem devletimizin temel metnini AKP’nin, CHP’nin, askerin veya yargının anayasası yaftalarından kurtarmış olur, hem de hakkın gerçek sahibi olan milletin anayasası olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne rehber olur, ışık tutar.”