Bu proje çok önemli: Sedat Yalçın kent anayasası ve Yeni Bursa Projesi önerdi, adresi de gösterdi

Sedat Yalçın, uzun yıllar Ankara’da Maliye Bakanlığı’nda üst düzey bürokratik görevlerde bulunduktan sonra bir dönem Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı olarak görev yaptı.
Gerek bu görevi sırasında, gerek öncesindeki AK Parti İl Başkan Yardımcısı olduğu süreçte Bursa ile ilgili genel ve yerel tüm planlamaların içinde oldu.
Dahası…
Bursa için düşünen bir beyin olarak, Bursa’ya gelen ya da gelmesi planlanan kimi yatırımlara bir dönem aracılık etti.
Gelinen noktada…
Bursa için özel bilgilere sahip. O bilgilerin ışığında da Bursa’nın geleceğini görebiliyor.
Gerçi…
AK Parti İl Başkanlığı görevinden ayrıldıktan sonraki süreçte maliye uygulamaları ve ekonomi konularında haftalık Ekonomik Pusula gazetesinde görüşlerini yazıyor, deneyimlerini paylaşıyordu.
İlk kez…
Bursa’nın geleceği ile ilgili çok çarpıcı bir öneri dile getiren yazısı yayınlandı.
O yazı da…
Ekonomik Pusula gazetesinin bu hafta yayınladığı Yarının Bursası adlı özel ekte yer aldı.
Doğrusu istenirse…
Ekonomik Pusula, çok özel bir misyon üstlenmiş ve Bursa’nın geleceği üzerine belgesel niteliğinde harika bir ek hazırlamış. O eki arşivimize kaldırırken, içinde Sedat Yalçın’ın üzerinde çok düşünüp çalışarak kaleme aldığı hemen anlaşılan; Bursa için kent anayasası isteyen, ardından kent merkezinin sıkışıp kalması nedeniyle yeni bir Bursa projesi öneren, projenin adresini de gösteren yazısını kendisinden de izin alarak paylaşma gereği duyduk.
İşte…
Sedat Yalçın’ın bu hafta Ekonomik Pusula’nın özel eki Yarının Bursası’nda yayınlanan ve Bursa için çok önemli bulduğumuz Bursa ve Gelecek başlıklı yazısı:
••••••••••
Bursa her yönü ile çok özel bir kent.
Bu şehrin tarihi önemi yanında kültürel birikimi ve üst düzeyde entelektüel potansiyeli söz konusu. Dolayısıyla kentin geleceği ile ilgili değerlendirme yaparken bu sosyolojik altyapıyı dikkate almak ve mevcut verilerle çağın gereklerini bağdaştırmak gibi zor bir görev üstlenmiş oluyorsunuz.
Evet, ülkenin batısında Marmara Bölgesi’nin İstanbul’dan sonraki en büyük ve en gelişmiş ikinci kentinden söz ediyoruz.
17 ilçesi, 2,7 milyon nüfusu, ihracatta Türkiye ikincisi, kişi başına milli geliri 16.000 Dolar düzeyinde, sanayisi gelişmiş, turizm ve tarım potansiyeli bulunan ve de nitelikli iş gücüne sahip bir kentimizdir Bursa.
Doğası ve ekonomik avantajları tarihin her döneminde göçmenler açısından cazip kılmıştır Bursa’yı. Bazen Kafkaslar’a, bazen Balkanlar’a, bazen de Anadolu’ya ev sahipliği yapar Bursa’mız.
Çeşitli nedenlerle yaşanan yoğun iç ve dış göçler, Bursa’nın şehircilik anlamında plansızlık ve çarpık yapılaşma sorunları ile birlikte yaşamasına da neden olmuştur.
Bu gerçekler depremsellik anlamında riskli bölgede olduğu değerlendirilen kentimizin mevcut problemli yapı stoku ile ilgili dönüşüm ihtiyacını kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır.
Yine çarpık sanayi kültürünün oluşturduğu çevre problemleri kentin hem insan sağlığını, hem de tarım potansiyelini tehdit eden bir ölçeğe ulaşmış durumda.
Bursa’mız göçle gelen konut, çevre, sağlık, eğitim, ulaşım ve altyapı sorunları ile uğraşırken, bir başka bakış açısı ile de aslında sadece sorunları takip eden bir görüntü verdiği izlenimi de söz konusudur.
Çünkü şehircilikte sorunlar çok, ancak imkanlar sınırlı. Problemli üst yapıya sonradan uygun altyapılar oluşturmaya çalışıyoruz. Sonradan yapılan altyapı hem pahalı oluyor hem de yeteri kadar işlevsel olamıyor.
Kent nüfusu göç nedeniyle hem eğitim hem de sağlık kriterleri açısından da sorunlar yaşıyor. Bu alanların tümünde özellikle kamu ağırlıklı olmak üzere önemli yatırımlar ve düzenlemeler gerçekleştiriliyor.
Ancak yine de büyük zorluklar ve insani gelişmişlik açısından yetersizlikler söz konusu.
Bu noktada, yazının devamında klasik şehircilik değerlendirmesi yapmak yerine kent ekonomisine dönük bir vizyon arayışına girmek istiyorum.
Kentsel planlama anlamında tüm ölçeklerde Bursa’nın hangi alanlarda öne çıkarılacağı, vizyonu, ülke ekonomisi içerisindeki yeri, yetişmiş insan potansiyeli, göç ve küresel ticari gelişmeler dikkate alınarak hazırlanacak ulaşım, çevre, turizm, sanayi ve tarım master planları birlikte ya da münferiden şehrin anayasası olarak acilen ortaya konması gerekmektedir.
Bu ana çerçeve içerisinde kentin eğitim ve sağlık kapasitesi, hava-kara-deniz ulaşım entegrasyonları, çevre yatırımları, konut politikaları, kentsel dönüşümler, turizm çeşitliliği, tarımsal yapının etkinleştirilmesi, sanayide küresel trendleri dikkate alan yüksek katma değerli üretim yeteneğinin artırılması gibi temel konularda projeler ve uygulamalara yön verilecektir.
Bu tespitlerden hareketle Bursa’nın artık yeni bir karar aşamasında olduğu hususunu değerlendirmek istiyorum.
Yüksek risk taşıyan konut stoku, ulaşım sorunları, kaçak yapılaşma, göç ve deprem gerçeği ile kentin turizm hedefleri ve sanayideki dönüşüm ihtiyacı bazı kentsel kararların alınmasını zaruri kılmaktadır.
Evet, kentimiz artık YENİ BURSA PROJESİ ile tanışmalıdır.
Şehrin batısında Ürünlü Doğa Parkı ve Üniversite’yi önüne alan Kayapa-Görükle-Hasanağa-Gölyazı-Apolyont Gölü çevresini de kapsayan yepyeni bir kent kurgulanmasından söz ediyorum.
Verimli tarım alanlarının bulunmadığı bu kesimde yeni bir merkez ilçe oluşturulması ve asgari 600 bin ila 1 milyon nüfusun yaşayacağı modern, altyapı ve çevre sorunları olmayan, Bursa iklimi ile uyumlu, depreme dayanıklı, bol yeşil alanı, suni gölleri, spor ve rekreasyon alanları bulunan, metronun bağlandığı, çevre yolunun hemen kenarında kurgulanmış dev bir projeden bahsediyoruz.
Bu alanda mevcut sanayi tesislerinin süreç içerisinde sanayi bölgelerine nakli mümkün bulunmaktadır.
TOKİ ve benzeri kuruluşlar ile kooperatiflerin ve yatırımcıların ilgisini çekecek cazibe alanları da rahatlıkla oluşturulabilir. Bu projede göl manzaralı, hatta bazı bölümlerinde deniz manzaralı binlerce konut oluşturulabilir. Mülkiyet sorunları projenin cazibesi ile rahatlıkla aşılabilir.
Projenin finansmanı kamu, özel sektör, kamu-özel sektör ortaklıkları, yap-işlet-devret sistemleri, Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası kredileriyle oluşturulabilir.
Bu YENİ BURSA Projesi tarihi kent merkezini de ortaya çıkaracak kentsel dönüşümlerin çözüm alanı olacaktır.
Kent merkezindeki problemli yapı stoku bu yeni cazibe merkezine kaydırılabilecektir.
Bursa’nın tarihi mekanlarını, hanlarını, çarşılarını, türbelerini, sokaklarını ve her şeyden önemlisi ovasını tehdit eden sorunlu yapılar süreç içerisinde yeni projeye dahil edilebilir.
Bu dönüşüm büyük bir ekonomik dalgalanma yaşanmadığı takdirde 15-20 yılda tamamlanabilir ve sürekli büyüyen, gelişen bir mekanizma ortaya çıkar.
Buraya kadar anlatılanlardan 2 önemli tespit ortaya çıkmaktadır.
Bursa’mız artık önümüzdeki dönemde Uludağ eteklerindeki klasik kurgusunun dışında kentin batı aksında yeni bir şehir kuracaktır.
Tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi Tarihi Şehir Merkezi de tüm ihtişamı ile ortaya çıkarılacaktır.
Bu merkezde Emirsultan, Setbaşı, Heykel, Maksem, Altıparmak, Hanlar Bölgesi, Fomara, Gökdere,  Çekirge ve Kükürtlü bölgesi olarak korunmalıdır. Bu bölge tarihi evler, konaklar, sokaklar olarak yeniden düzenlenmelidir.
Bu tespitler Bursa’nın şehircilik vizyonunu dünya standardına yükseltecek önemli adımlar olacaktır. Turizmin şehir ayağı güçlenecek, Uludağ, kaplıca, spor, din ve kongre turizmi büyük ivme kazanacaktır.
Bu sınırlı yazıda son olarak, Bursa sanayisinin rekabet gücünü artıracak, ileri teknolojiye açık, Ar-Ge ve inovasyon gücünü geliştirecek bilgi teknolojileri ve bio teknoloji ağırlıklı yeni projeksiyonlardan da bahsetmek isterim.
Gelişmiş ülkelerin kirletici özellikleri olan özellikle karbon salınımı yüksek sanayilerden çıkma eğilimleri dikkatle izlenmeli ve Bursa’da da benzer yönlendirmeler yapılmalıdır.
Kamunun ağırlıklı desteği ile oluşturulacak teknoparklar ve inovasyon merkezleri ile yüksek katma değerli ürünlerin özellikle Bursa patentli her şeyiyle bize ait bir “elektrikli otomobil” projemiz mutlaka olmalıdır. Bu ve benzeri yaklaşımlar Bursa’nın sanayi profilinin hızla bilgi ekonomisi ağırlıklı hale gelmesini sağlayacaktır. Malzeme teknolojileri, savunma sanayi, teknik tekstil, yüksek katma değerli otomotiv yan sanayi, tıbbi optik aletler, ilaç v.b. sektörlerde üniversite-sanayi işbirliği ile hızla  mesafe alınabilir.
Gündemde olan Teknik Üniversite bu hedefler için acil gerekliliktir.
Bursa’nın aslında önemli bir KOBİ kenti olduğunu da unutmamak gerekir.
Kent planlamalarında KOBİ’lerin rekabet güçlerini artıracak, üretim sistemlerine entegre olabilecekleri ve ölçek ekonomisi oluşturabilecekleri sektörel kümelenme projeksiyonları da mutlaka oluşturulmalıdır.
Son olarak gündemde önemli bir sorun olarak yer tutan işsizlik konusuna da çare olarak gösterilen hizmet sektörüne değinmek istiyorum.
Şu anda uzmanlık düzeyinde sektörel hizmet eğitim birimleri olmakla birlikte sektörün bütünü üzerinde çalışan bir bilim dalı henüz ülkemizde mevcut değildir.
Servis Bilimleri Yönetimi ve Mühendisliği bilim dalı ABD’de son derece popüler durumdadır.
Bursa’da hizmet sektörünü planlarken bu bilimsel temelle yola çıkılmasında da yarar bulunmaktadır.
Anlatmaya çalıştığımız kurgu, birçok teknik zorlukları, hatta imkansızlıkları bünyesinde barındırabilir. Ancak kolay başarıların temel sorunları çözemediğini hiç unutmamalıyız.
Zor oyunu bozar.
Gelin Yeni Bursa’yı, Tarihi Bursa Merkezi’ni ve rekabet gücü yüksek, yılda 10 milyon turisti ağırlayacak Bursa’nın  temellerini atalım.
Bu kentte bu potansiyel var.