İzlenimimizi zaman zaman dile getiriyoruz… Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener öyle kitleleri coşturan, dinleyenleri heyecanlandıran ateşli bir konuşmacı değil.
Fakat…
Sakin ses tonuyla ciddi konularda önemli açıklamalar yapıyor, “biliyor da söylüyor” havası veriyor. Bugüne kadarki siyaset çizgisi de söylediklerinin ciddiye alınmasını gerektiriyor.
Buna karşın…
Söylediklerini dinleyenlerin kafasında kırılmaya yol açan bir zaafiyeti var. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını 2007 öncesi ve 2007 sonrası olarak ikiye ayırıyor.
İlk süreçte…
Yani 2007 öncesi döneminde kendisi Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev aldığı için, “o süreçte yapılan her şeyi olumlu” buluyor ve övüyor.
Ama…
Kendisinin içinde olmadığı 2007 sonrası dönemini hiç tartışmaksızın başarısız ve kötü buluyor.
Nitekim…
Şener’in bu sabah düzenlediği basın toplantısını izlerken de aynı düşünceye kapıldık.
Çünkü…
Şener daha önce olduğu gibi, 2007 sonrası dönemine ilişkin eleştirilerinde daha sertti, ekonominin çok kötü gittiğini söyledi.
••••••••••
Bununla birlikte…
Son dönemde siyaset çevrelerinde giderek daha çok dillendirilen ittifak ya da seçim işbirliği söylentilerine karşı net açıklama da yaptı.
Örneğin…
Uzun süredir haklarında birleşme ya da ittifak haberleri yapıldığına dikkat çektikten sonra, Türkiye Partisi’nin 11 ay önce kurulmasına karşın teşkilatlanmasını kararlı bir şekilde sürdürdüğünü, önümüzdeki seçimde de başarılı olmak istediğini söyledi.
“Mevcut siyasetin ülkeye zarar verdiğine inanıyoruz” dedikten sonra da mesajını net bir şekilde verdi:
“Birleşme ya da katılım haberleri tamamıyla bizim dışımızda. Hiçbir partiyle görüşme yapmadık. Türkiye Partisi olarak var olmaya, güçlü olmaya, iktidar olmaya kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Ama kendilerini feshedip Türkiye Partisi’ne katılmak isteyenler buyursunlar gelsinler.”
Teşkilatlanma konusunda Şener’in yaptığı değerlendirme ise çok dikkat çekiciydi:
“Siyasi partilerde her teşkilat ve faaliyet masraf istiyor, para istiyor. Bizim verebilecek tek kuruş bütçemiz yok. Hiçbir teşkilata para vermedik. Her il ve ilçe kendi finanse etti. Genel Merkez desteğimiz olmadı. Bunu hiçbir parti, hatta iktidar partisi bile yapamaz. Hele iktidar partisinin bütçesine el koyun teşkilatları ayakta kalamaz.”
Bir de itirafı oldu:
“Hayatım boyunca paranın bu kadar önemli olduğunu hiç düşünmemiştim.”
Gezdiği, gördüğü yerlerden edindiği izlenimi de Bursalı gazetecilerle paylaştı. Mardin’de yüzde 25’in altına düşmeyeceklerini, yüzde 35 civarı oy alabileceklerini örnek olarak söyledi.
Hatta…
Bursa’da da kısa süreli bile olsa çarşı-Pazar testinden aynı izlenimi aldığını ekledi.
Diğer partilerle Türkiye Partisi arasındaki farkı ise şöyle açıkladı:
“Biz bölgesel bir parti değiliz. Türkiye’nin her tarafında varız.”
Önlerindeki engele işaret ederek teşkilatına hedef gösterdi:
“Önemli olan, tıkanmaya çalışılan iletişim kanallarını açarak insanlara ulaşmamız. Çünkü nereye ulaşmışsak tanınma ve oy oranımızı arttırdık.”
Sonra da…
Yayınlanan anketlere sözü getirdi:
“Yapılan anketlerin büyük çoğunluğunun masa başı anketler olduğuna inanıyorum. Masa başı olmayanlarda bile kamuoyunu ölçebilecek değer yok. O nedenle, seçim zamanlarındaki anketler daha gerçekçi.”
Çok iddialı bir söylemde bulundu:
“İnsanlarda endişe var ki iktidar partisinin oyu her ankette fazla çıkıyor. Fakat hiçbir anketteki oyu alamayacak.”
Bir adım daha atıp şunu söyledi:
“2007’den bugüne kadar olan sürece baktığımızda iktidar partisinin baraj altında kalması lazım. Çünkü ekonomik göstergeler kötü. Barajın üstünde yüzde kaç alırsa alsın, bu medya desteği sayesinde olacak.”
Bu noktada…
Medya üzerine çarpıcı bir değerlendirme yaptı:
“Medyanın yarısı sermaye olarak Başbakan’ın yakınlarına ait. Aleyhinde haber yazdıkları için işten attırdığı iki gazeteciyi ben biliyorum. Onun için basın özgürdür diyemem. Dersem vicdansızlık yapmış olurum.”
Dikkatimizi çekti…
Şener söylemlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin açık adını da kısaltılmışını da kullanmıyor. Bunun yerine iktidar partisi diyor.
Nitekim…
Aynı ifadeyi, seçimle ilgili kehanetinde de tekrarladı:
“Yapılacak seçimde iktidar partisinin yüzde 20’yi aşamayacağını, Türkiye Partisi’nin ise yüzde 20’yi aşacağını düşünüyorum.”
Bunu söylediğinde, basın toplantısının yapıldığı salonda bulunan TP teşkilatları alkışladılar. Alkışlar üzerine de Şener şu uyarıyı yapma gereği duydu:
“Burada teşkilatlar var. Ama bu sonucu alabilmek için alkışlamadan önce çalışmak gerekir.”
Hedefi de gösterdi:
“Bir dahaki gelişimde, en az 1 milyon el ilanı dağıtıp dağıtmadığınızı soracağım. O da çocukların eline vererek değil… İl ve ilçe yöneticileri tek tek esnafı ziyaret edip izah ederek verecekler.”
••••••••••
Gündemde bir de anayasa değişikliği konusu var.
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener halen TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmekte olan anayasa değişikliğiyle ilgili taslak konusunda direkt hedefe yönelen bir düşünce sergiledi.
Dediği şu:
“Başbakan ilkesel davranmıyor. Bireysel konumuna bakıyor. Kendi ihtiyaçlarına ne uygun düşüyorsa onu yapmaya çalışıyor. Öyle odlunca da demokrasi ve hukuk açısından yanlışlar ortaya çıkıyor.”
Yine…
Adını anmadan Başbakan Erdoğan’a seslendi:
“Sündüre sündüre söyleyeceğine, siyasi partiler kapatılamaz diye madde koysaydı daha namuslu olurdu.”
Son kehaneti seçim tarihi ile ilgili:
“Ben seçimin 2011’de yapılmasını bekliyorum. Fakat şu anayasa paketi nedeniyle çıngar çıkarsa önümüze erken seçim düşebilir.”