Volkan Hoca’dan YÖK Başkanı Özcan’a: Üniversitelerin sorunları çözülmemişken tabela üniversiteleri açılıyor

Tanıyanlar biliyorlar… Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Akyol düşündüğünü doğrudan söyler, sözünü dolandırmaz.
Heyecanlıdır…
Hele ülkeyi ve toplumu ilgilendiren konularda çok duyarlı yaklaşımlar sergiler.
En önemlisi…
Devlet bursuyla yurt dışında eğitim gördüğü için “Bu ülke beni okuttu benim de ülkeye borcum var” düşüncesini her fırsatta açık yüreklilikle ortaya kor.
Bu dönem…
Abdüllatif Şener liderliğindeki Türkiye Partisi’nin Kurucular Kurulu’nda yer aldı ve sonra da Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak parti yönetiminde sorumluluk üstlendi.
Bir akademisyen olarak, eğitim konusunda, hele üniversiteler konusundaki gelişmelere biraz daha duyarlı yaklaşım gösteriyor.
Bu kapsamda…
Dün konuştuğumuzda, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın açıklamalarını değerlendirdi.
Özellikle de…
Özcan’ın ağzından yayınlanan “Biliyorsunuz meslek yüksekokullarına sınavsız giriliyordu, sınavsız girişi kaldırmak istiyoruz. Bizim için son derece doğru. Okul müdürlerinden aldığımız raporlara göre sınavsız giriş yapan öğrencilerin 4 işlem yapacak kapasitesi yok. Nitelikler gayet düşük. Düşük nitelikteki öğrencilerden çok iyi üretim maalesef mümkün olmuyor. Hamurun kalitesini artırmamız gerekiyor. Üniversitelerin kontenjan artışı, idare ve akademik personel azlığı, asistan görevlendirme, yurt sorunları var” şeklindeki açıklamalar üzerine görüşlerini dile getirdi:
Söze de şöyle başladı:
“Sayın Başkanım sizi tebrik ediyorum. Dik duruşunuzla tüm gerçekleri kamuoyuna yansıttınız. Bu eksikliklerden eski ve yeni Milli Eğitim Bakanları sorumlu olmalı.”
Görüşü net:
“Milli Eğitim Bakanları kadrolaşma çalışmalarından maalesef eğitimin kalitesini artırma çalışmalarına vakit ayırmadılar. Hükümet tüm konularda olduğu gibi eğitimde de sınıfta kaldı.”
Sonra da…
“Her şehre bir üniversite açarak popülizm yapan iktidara seslenmek istiyorum” dedi ve biraz da sertleşerek şunu sordu:
“Açtığınız üniversitelerde öğretim üyesi ihtiyacını giderebildiniz mi? Yoksa sadece tabelası olan üniversiteler mi açtınız?”
Şunu vurguladı:
“Üniversite eğitim ve öğretiminin temel felsefesi sosyalleşmiş, insan ilişkileri gelişmiş, kaliteli çağdaş modern insan yetiştirmektir.”
Yolunu da gösterdi:
“Bunu başarmanın yolu; kampus alanları içinde spor kompleksleri, alışveriş merkezleri, sinema salonları, yeterli sayı ve kalitede öğrenci kafeteryalarının bulunmasından geçer.”
Şunu ekledi:
“Kütüphanelerin yedi gün yirmi dört saat açık olması, internete bağlı bilgisayar odalarının bulunması gerekir. Ayrıca, teknik eğitim veren fakültelerde alet ihtiyacının giderilmesi gerekir.”
••••••••••
Bu noktada…
Türkiye Partisi Kurucular Kurulu ve MKYK Üyesi Prof. Dr. Volkan Akyol’un önemli tespitleri var.
Onları da şöyle dile getirdi:
“Üniversitelerdeki öğrenci sayısına karşı Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarındaki yatak sayıları az. Odalarda 4-8 kişi kalan öğrencilerin çektikleri çileler ne zaman bitecek?”
Şunu anımsattı:
“Maddi imkânları sınırlı olan asgari ücretli ailelerin çocukları  Kredi Yurtlar Kurumu’ndan burs almak için kredi başvurusunda bulunuyorlar. Kredi çıkan öğrenci noter işlemi ücreti olarak yaklaşık 40 TL ücret ödüyor. Yurtkur yurtlarına kayıt yaptıracak öğrencilerden de 175 TL depozito alınıyor.”
Şunu sorguladı:
“Kimin paraya ihtiyacı olduğunu anlamak bu şartta mümkün değil. Devletin mi paraya ihtiyacı var, yoksa ihtiyaç sahibi öğrencilerin mi?”
Öneri gibi bir sorusu daha var:
“Yurtkur idarecileri üniversitelere yurt yapmayı düşünüyorlar mı?”
Önemli bir noktaya daha değindi:
“Akademik ve idari personelin hepsi maaşlarından şikayetçi. Öğretim elemanlarının maaşları diğer kamu kuruluşlarında çalışan meslektaşlarına göre daha düşük seviyede.”
Örnek de verdi:
“Bir pratisyen aile hekimi 6-7.000 TL arasında maaş alırken, yıllarını verip sağlığını kaybederek profesör ünvanı alan 5 yıllık kıdeme sahip bir öğretim üyesi 3.500 TL maaş alıyor.”
Bir karşılaştırma daha yaptı:
“Üniversite mezunu teknik eleman çalışanları 2.000 TL civarında maaş alırken, üniversitelerde doçent maaşı 2.500 TL, doktora yapmakta olan araştırma görevlisi maaşı ise 1.5-1600  TL civarında.”
İdari personel açısından da konuyu ele aldı:
“Eğer aynı işi yapan bir memur döner sermayesi olan bir kurumda çalışıyorsa diğerine göre eline daha fazla para geçiyor.”
••••••••••
Sonunda…
Volkan Hoca başlangıç noktasına döndü ve YÖK uygulamalarını da içine alacak şekilde sisteme yönelik eleştiride bulundu:
“Belirli branşlarda ikili eğitim kurumları açarak öğretim üyelerini lise öğretmenleri durumuna getirdiniz.”
Üniversitelerdeki önemli sorunlardan biri de öğretim üyesi kadroları. Prof. Dr. Volkan Akyol bu konuda YÖK Başkanı Özcan’a şöyle seslendi:
“Üniversitelerde yeterli sayıda araştırma görevlisi kadrolarının olmaması da ayrı bir sorun. Sayın Başkan, çalışanların ekonomik sorunlarını ne zaman çözmeyi düşünüyorsunuz?”
Sorulara devam etti:
“Tam gün yasasının çıkmasından sonra tüm branşlarda çalışan akademisyenlerin ekonomik sorunlarını çözmek için ne gibi çalışmalar yapacaksınız?”
Sonra da en açık şekilde beklentisini söyledi:
“Geçinemeyen insanlardan nasıl bilim bekleyebilirsiniz? Bu sorunları çözmek isteyen yöneticilere ve siyasetçilere ihtiyaç var. Sorunları çözemeyen insanlar da kusura bakmayın der ve istifa ederler. Gençlerimizin, umudunu ve hayallerini hiç kimse çalamaz.”