Saadet’te neler oluyor?.. Erbakan, yeni lider Kurtulmuş’a karşı harekete mi geçti?

Saadet Partisi için Necmettin Erbakan adının çok ayrı bir yeri var. Siyasi yasaklı olmasına karşın, Saadet’in varlığını sürdüren ve yapıyı bir arada tutan en önemli unsur olarak Erbakan her zaman kabul görüyor.
Geçen süreçte…
Erbakan, siyasi yasaklı olduktan sonra kendi yerine genel başkanlığı Recai Kutan’a emanet etti.
Ancak…
O süreçte, hem de İstanbul İl Başkanı olduğu dönemden itibaren Numan Kurtulmuş adı partinin geniş kesiminde hep siyasi umut olarak görüldü.
Pek çok Saadetli, partinin başına Numan Kurtulmuş’un geçmesi halinde toplumdan da destek görüleceğini ve büyük bir sıçrama yapılacağını hep düşündü ve söyledi.
Ne var ki…
Bu beklentilerin giderek artmasına karşın Erbakan onay vermedi ve gönülsüz olan Kutan’ın liderliğinin sürmesini istedi.
Fakat…
Parti içindeki beklenti ve istekler 26 Ekim 2008 kurultayında gerçek oldu. Kutan’ın aday olmadığı, Erbakan’ın da sessiz kaldığı o kurultayda Numan Kurtulmuş tek aday olarak seçimi kazandı ve Saadet Partisi Genel Başkanı oldu.
Kurtulmuş’un genel başkanlığına uzun süre onay vermedikten sonra Erbakan’ın kurultay öncesinde sessiz kalması ise değişik yorumlara yol açtı.
Bununla birlikte…
Kurultaydan hemen sonraki gelişmeler, Kurtulmuş’un toplumla kurduğu ilişki ve verdiği mesajlar da beklentileri doğrularcasına Saadet’e seçmen bazında hareket getirdi.
Hem de…
29 Mart yerel seçim sürecinde ve sonrasında Numan Kurtulmuş’un gösterdiği performans genel anlamda Saadet dışında alternatif arayan kimi seçmenlerin de ilgisini çekti.
Ama…
Atılan bazı adımlar ve kimi uygulamalar içeride başka sorunlara yol açtı.
••••••••••
Örneğin…
Kurtulmuş’un genel başkan seçilmesinden sonra, kadrolarının büyük bölümüyle daha önce Refah Partisi’nde birlikte siyaset yaptığı Adalet ve Kalkınma Partisi ile kavgayı kesmesi Saadet içindeki Erbakan’a yakın bazı kadrolar tarafından farklı algılandı.
Dahası…
Bu kararın, son iki seçim kampanyasında yalnızca AK Parti ve Erdoğan’ı hedef alan konuşmalarıyla öne çıkan Erbakan’a karşı tavır olduğunu düşünenler olduğu görüldü.
Buna…
Kurtulmuş’un yerel seçim kampanyasındaki “Fark var” sloganının “Erbakan ve Milli Görüş’le aramızda fark var” şeklinde yorumlanması eklendi.
Yine…
Kurtulmuş’un seçim konuşmalarında sık sık vurgu yaptığı “Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğim” sözünün kamuoyunda Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik söylendiği algısına karşın, aynı gruplar “Erbakan’ı kasdettiği” yorumunu yaptılar.
Yeni liderin yeni siyaset çizgisiyle Saadet Partisi’ni Milli Görüş çizgisinden uzaklaştırmaya çalıştığını düşünenlerin sayısı, biraz da Genel Merkez’deki yeni yapılanmanın ardından arttı.
Aslında…
Butün farklı algılamalar ve çarpışmaya yönelik yorumlar değişim yaşayan tüm partilerde görülüyor.
Ama…
Saadet Partisi ve temsilcisi olduğu Milli Görüş geleneğinin Necmettin Erbakan’la özdeşleşmiş olması, Saadet Partisi’nde daha değişik bir durumu ortaya çıkarıyor.
Görünüşe göre…
Erbakan’ın İran’a yaptığı geziye Kurtulmuş’un “Partiyi bağlamaz” açıklaması da beklenen bardağı taşıran damla oldu.
Ardından…
Erbakan’ın hakkındaki mahkeme kararından sonra SP Genel Merkezi’ndeki basın toplantısına yeni lider Kurtulmuş’un katılmaması kamuoyunun da gözünden kaçmadı.
Aynı Kurtulmuş’un geçen yıl İstanbul’un Fethi kutlamalarında konuşmasını yaptıktan sonra Erbakan’ın konuşmasını beklemeden törenden ayrılması da dikkat çeken bir başka gelişme oldu.
••••••••••
Bütün bu spekülasyonlar yaşanırken Saadet Partisi’nde sürpriz bir gelişme ortaya çıktı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın; son kurultayda yapılan tüzük değişikliğiyle oluşturulan Yüksek Danışma Kurulu’nun, parti yönetiminin yetkilerini kısıtladığı yorumunu yaptığı ve olağanüstü kongre ile tüzüğün düzeltilmesini istediği medyadan öğrenildi.
Bu da içten içe yaşanan kimi gelişmeleri tetikledi.
Ankara’dan gelen haberlerde, Saadet’in tüzüğü düzeltmek için mayıs ayında olağanüstü kurultaya gideceği konuşuluyor.
Söylenen o ki…
Mayıs ayındaki bu kongre, tüzüğü düzeltme amaçlı organize edilse bile, liderin tartışılacağı bir atmosfere dönüşecek.
En azından…
Erbakan’ın, göreve gelişinden itibaren sürekli olarak kendisine karşı ve tasfiye amaçlı politikalar üreten Numan Kurtulmuş’u tasfiye etmek üzere harekete geçmesini bekleyenler var.
Daha açık söylemek gerekirse…
Kurtulmuş dönemiyle birlikte yönetimden uzak kalan ve etkinliğini yitirdiğini düşünen kimi eski kadrolar, Erbakan-Kurtulmuş çatışmasının yaşanmasını ve Erbakan’ın Kurtulmuş’tan intikam almasını bekliyorlar.
Yılların siyaset ustası, deneyimli siyasetçi Erbakan böyle bir harekete yönelir mi bilinmez ama, Saadet’te devre dışı kalan kadroların son umudunun böyle bir beklenti olduğu gözleniyor.
Gelişmeleri izleyenler, mayıstaki olağanüstü kurultay öncesi teşkilatların da yeniden organize edilebileceği tahminini yapıyorlar.
Aralarında İstanbul’un da bulunduğu bazı il başkanlarının görevden alınmasını ise bu tahmine gerekçe olarak gösteriyorlar.
••••••••••
Peki…
Böyle bir süreçte Bursa teşkilatları nasıl etkilenir?
Her söz bugün için spekülasyon olduğundan şu an bir şey söylemek elbette mümkün değil.
Ancak…
Bursa teşkilatlarından çıkan Ahmet Sünnetçioğlu’nun halen Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor olması, SP Bursa İl Başkanı Hilmi Tanış’ın aynı zamanda Genel İdare Kurulu Üyesi olması doğrudan bir operasyonunun kolay olmayacağını gösteriyor.
Son noktayı ise, konuştuğumuz davanın eskilerinden bir abi koydu:
”Bizde görevler istişareyle belirlenir ve partiyi taşıyan kadrolara saygı gösterilir. Öyle başka partilerdeki gibi gürültülü operasyonlar olmaz.”
Bizim gözlemimiz ise şu:
Seçim olsa da olmasa da en çok çalışan ve üreten teşkilatlar olarak dikkat çeken, siyasetin karıncaları olarak tanımlanan Saadet ve misyondan gelen kadrolarda bugüne kadar 1994 Refah il kongresi hariç kamuoyu önünde çekişme ve ayrılık yaşanmadı.
Bugün için…
Bursa’yı etkilemese bile, Saadet yapısı mayıstaki kurultaya kadar çok spekülasyon ve bol aksiyonlu içe dönük bir süreç yaşayacağa benziyor.
Bu da bir ilk olacak.