Bursalı Clio için Fransa’da küresel sermaye-milliyetçilik çatışması var. Peki ya Türkiye’de?..

Her şey Renault’un, Avrupa’da çok tutulan Clio otomobilin yeni modelini Bursa fabrikasında üretmeyi planladığını açıklamasıyla başladı.
Haber…
Doğal olarak Türkiye’de memnuniyetle karşılandı.
Çünkü…
Yıllarca tedavülden kalkmış modellerle üretim yapan otomobil fabrikalarımız, artık dünya ölçeğinde rekabete açık modellerin üretimine geçmiş, dahası ana firmaların model merkezi olarak tercih ettiği bir yere gelmişti.
Gelinen nokta otomobil üretiminde ulaştığımız kalite ve standart çizgisini gözler önüne seriyordu.
Artık Türkiye’de üretilen otomobiller dünya caddelerinde dolaşabiliyordu.
Ayrıca…
Şu ekonomik kriz sürecinde fabrikalar işçi çıkarmak ya da kapanmak zorunda kalırken, dünyaya pazarlanacak bir modelin üretiminin Türkiye’de olması istihdam ve sanayi açısından çok daha önemliydi.
İşte…
Bu doğrultuda Renault’nun kararı çok özel yankılar buldu, çok önemsendi. Zaten olması gereken de buydu. Çünkü, böyle bir tercih Türkiye’nin Deroit’i Bursa açısından da ayrı bir önem taşıyordu.
Özel bantta yeni modelin üretimine başlanması, Oyak Renault fabrikasının yeni işçi alacağı anlamına geliyordu. Bu da öncelikle istihdam katkısı getiriyordu. Ayrıca, yeni model üretimi ekonomik kriz nedeniyle siparişleri daralan yan sanayi için de can suyu gibi soluk alınabilecek bir üretim getirecekti.
Ne var ki…
Küresel sermayenin devlerinden biri olan ve dünyanın pek çok ülkesinde üretim yapan Renault’un yeni model Clio’yu Bursa tesislerinde üretmeyi düşünmesi bile şirketin merkezi Fransa’yı harekete geçirdi.
Fransız kamuoyu tam bir milliyetçilik duygusuyla harekete geçerek Renault’dan kararını geri almasını istedi. İsteklere Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de katıldı ve Renault firmasına açık açık “Yeni Clio üretimini Fransa’da yapın” dedi.
Gerçi…
Yaygın basının kimi köşelerinde Sarkozy’nin yaklaşımı “Türk düşmanlığını bir kez daha göstermesi” olarak yorumlandı ama Sarkozy’nin her adımını Türk düşmanlığına bağlamak doğru değil. Konunun derinliğinde milliyetçi duygularla ekonomik çıkarlar olduğu gerçeği ortada.
Çünkü…
Fransa da ekonomik krizden çok ciddi etkilenen ülkelerden biri. Orada da çıkış yolu için daha çok üretim görülüyor. Orada da istihdam için çare aranıyor.
Yanı sıra…
Renault’nun bir Fransız firması olması nedeniyle de önce kendi ülkesini düşünmesi isteniyor. Yani, milliyetçi duygularla ekonomik yaklaşım isteği açık açık ortaya konuyor.
Buna karşılık…
Renault’un kararında geri adım anlamına gelecek bir yaklaşım olmadı. Yalnızca, Fransız kamuoyunun tepkisini çekmemek için yeni Clio üretiminin Fransa ve Bursa fabrikalarında olacağı açıklandı.
Çünkü…
Toplumlar ve ülkeleri yöneten devlet adamları milliyetçi duygularla hareket edebilirler ama küresel sermaye için kendi kazancı her zaman her şeyden daha önemli.
Nitekim…
Renault yeni Clio üretimini Türkiye’yi çok sevdiği, Bursa ekonomisine bir katkı yapmak istediği için Bursa fabrikasına vermeyi düşünmedi. Planlama yapılırken, yeni modelin en düşük maliyetle nerede üretilebileceği üzerinde duruldu.
Yani…
Renault’un yeni model üretimi için Bursa’yı seçme nedeni çok basit: Ucuz maliyet.
O nedenle…
Gerçek bir küresel sermaye şirketi olan Renault, merkezi olan Fransa’daki kamuoyu baskısına ve Sarkozy’nin bizzat devreye girmesine karşın kararından vazgeçmedi, yalnızca Bursa’nın yanı sıra Fransa’da da üretim yapmayı kabul etti.
O bakımdan…
Gelişmeleri ve yaşananları ekonomik çıkarlar açısından ele alıp değerlendirmenin daha doğru sonuçlar verebileceğini düşünüyoruz. Toplumları heyecanlandırmaya ve uluslar arası sorun algılamasına yol açacak yayınlara gerek yok.
Bununla birlikte…
Fransa’daki genel milliyetçilik eğilimleri tartışmasından, Türkiye’nin gerçeklerine dönmek istediğimiz bir nokta var.
O da şu:
Dünyada genel olarak yeni bir otomobil modelinin tanıtımı yapılırken, o otomobile üretildiği kentin plakası takılıyor.
Bu kural yalnızca Türkiye’de geçerli değil.
İki büyük otomobil firması Oyak Renault ve Fiat üretimlerini Bursa’da yapıyorlar. Zaten yeni model çıkardıklarında bunlar kamuoyuna Bursalı Doblo, Bursalı Fiorino ya da son örnekte olduğu gibi Bursalı Clio veya Bursalı Megan olarak tanıtılıyor.
Gelin görün ki…
Tanıtım yazılarında yeni model için Bursalı denilirken, fotoğraflarda İstanbul plakası takılmış otomobiller yer alıyor. Bunun da Bursa’ya saygısızlık olduğunu yazan meslektaşlarımıza aynen katılıyoruz.
Fransa’daki küresel sermayenin gerektiği gibi hareket etmesiyle milliyetçilik çıkışlarını ısrarla sütunlarına taşıyıp karşı çıkanların, iş Türkiye’ye gelince bir başka davranmaları ve üretimi Bursa’da yapılan otomobillerin İstanbul plakasıyla tanıtılmasını hiç gündeme getirmemeleri gerçekten çok çarpıcı.
Galiba bunu da benmerkezciliğin lokal milliyetçiliğe yansıması olarak kabul etmek gerekecek.