Birleşme sonrası Demokrat Parti’de yeni dönem başladı ama parti bütünlüğü için yapılacak çok iş var

31 Ekim’de yapılan ve Demokrat Parti ile Anavatan Partisi’nin birleştiği kurultay aslında bir milat olarak kabul ediliyor.
Nedeni de şu:
Ülke yönetiminde uzun yıllar söz sahibi olan, iktidar ikbali gören, ancak haşmetli günlerini hep birbirlerine karşı savaşarak ve yalnızca birbirleriyle yarışarak geçiren iki partinin en dip noktadayken bile olsa birleşme kararı almaları siyasetin dönüm noktası adına önemsendi.
Çünkü…
22 Temmuz seçimleri öncesi yarım kalan girişimde doğan sinerji de bilindiği için, siyasette alternatif arayanların dikkate alacağı bir gelişme olarak kabul edildi.
Gerçi…
Birleşme beklenen ya da umulan gibi olmadığı için hedeflenen sinerji oluşmadı.
Buna karşın…
İki partinin teşkilatlarını bir araya getirebilmek için yeniden yapılanma gerekliliği ortaya çıktı. Bu da Bursa’da tartışmaları kamuoyuna yansıyan görevden alma ve sonrasında atama sonucunu doğurdu.
Bu değişikliğin doğruluğunu ya da yanlışlığını burada tartışmayacağız.
Ama…
Ayhan Barışıcı’nın yeni yönetimini ve ilçeleri tanıttığı toplantıdaki katılım yapısına bakınca şunu düşündük:
Evet…
Anavatan Partisi’nden gelenler Demokrat Parti’ye ayrı bir hava ve hareket katmışlar. Dahası, partinin görüntüsünü değiştirmişler.
Ne var ki…
Anavatan’dan gelenlerin katılımıyla ayrı bir hava bulan Demokrat Parti kendi içindeki geçmişten gelen yapılarının bazılarını dışarıda bırakmış.
Örneğin…
Yıllar içindeki siyaset çizgisine baktığımızda, daha açık söylemek gerekirse Adalet Partisi ve sonrasında Doğru Yol Partisi süreçlerine baktığımızda demokrat misyon çizgisinde hep iki parçalı yapının parti içi mücadelesine tanık olduk.
Füsun Yaşar’ın il başkanlığından alınmasıyla birlikte başlayan süreçte, Demokrat Parti’deki ana gövdenin üç parçalı bir yapı oluştuğu ortaya çıktı.
İşte…
Birleşme sonrası teşkilat birleşmelerinin görkeminin ortaya konmak istendiği toplantıda bu yapılardan ikisinin salonda olmadığı görüldü.
Oysa…
Bugüne kadar partinin hangi organizasyonu olsa, yapısal parçalarının tümü katılır ve partiyi sahiplenirdi. O ortamlarda birbirleriyle yarışanlar ya da çekişenler bir araya gelirlerdi.
Şimdi öyle olmadı. Partiyle özdeşleşen isimlerin çoğunluğu yoktu. Gelenler arasında eski il başkanları İdris Sevinç ve Işık Uğurtuğ ile Celal Gül dikkat çekti
Görüntü…
İkiden üç parçaya çıkan iç mücadele yapılarından birinin organizasyonunu, yapının diğer iki parçasının desteklemediği anlamına geliyor.
Bir de…
Demokrat Parti’nin Genel İdare Kurulu’nda Bursa’yı temsil eden Mümin Ekici ve Orhan Efe’nin yeni yönetimlerin tanıtıldığı toplantıda bulunmamaları dikkat çekti.
Gerçi…
Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Sefa Gönen salondaydı ama, Efe ve Ekici’nin olmamaları spekülasyonlara neden olduk.
İki isimden Ekici’nin Yaşar’ın görevden alınması ve Barışıcı’nın atanması sürecinde bilgilendirilmediği gerekçesiyle kırgın olduğu biliniyor. Efe’nin de Ekici gelmeyeceği için gelmediğini düşünmüştük. Fakat eski başkanlarından olduğu için Türkiye Genç İşadamları Dernekleri Konfederasyonu genel kuruluna katılmak üzere Ankara’ya gittiğini öğrendik.
Bu arada…
Söz Füsun Yaşar’a gelmişken, şunu da vurgulamak gerekiyor:
Yeniden yapılanma adına görevden alınan Füsun Yaşar dönemindeki organizasyon anlayışı ve düzenini yeni yönetimlerin açıklandığı toplantıda, en azından gazeteciler olarak çok aradık.
Kaldı ki…
Füsun Yaşar o partinin en zor ve yönetime bile adam bulunamadığı dönemlerinde sorumluluk alıp elini taşın altına sokmuş, partisini madden ve manen omuzlamıştı. Görevden alınma nedeni de başarısızlık değildi.
Güç koşullarına karşın çok güzel ve etkileyici organizasyonlara imza atan Füsun Yaşar hem karışıklıklara izin vermez, hem de davet ettiği herkesle tek tek yakından ilgilenirdi.
O hava da şimdi yok.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Birleşme sonrası Demokrat Parti’den beklentiler devam ediyor. Ama, yapılacak daha çok iş olduğu da ortada. O işleri başarmak için de görev üstlenip sorumluluk alanların daha özverili olmaları gerekiyor.