Siyasetteki “memnunsuzlar” Sarıgül’ün en büyük kaynağı

Siyasetteki “memnunsuzlar” Sarıgül’ün en büyük kaynağı  Son 7 yıllık süreçte her partinin sadık seçmenleri de, başka seçenek bulamadığı için oy verenleri de var. Memnuniyetsiz seçmenler ve kadrolar şu sıralar Mustafa Sarıgül’ün en önemli kaynağı haline geldi…

Siyasi tabloyu şöyle bir gözümüzün önüne getirelim: Adalet ve Kalkınma Partisi 7 yıldır iktidarda. Cumhuriyet Halk Partisi 7 yıldır anamuhalefet.

2002 seçimlerinde iki partili parlamento oluşmuştu. 2007 seçimlerinde parlamentoya birbirine zıt iki milliyetçi parti daha girdi: Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokratik Toplum Partisi.

Geçen bu süreçte…

Yani 2002’den bu yana geçen süreçte, iktidardaki AK Parti’nin siyaset anlayışını ve hizmetlerini çok beğenenler ve tartışmasız oy verenler elbette var.

Fakat…

Bazı kararları ya da yapılanları onaylamadığı halde mevcutlar içinde bir tercih yaptığında “Başka oy verecek parti mi var?” anlayışına kapılıp yine AK Parti’ye yönelenler olduğu gerçeği de unutmamalı.

Aynı durum anamuhalefet CHP için de geçerli.

Hatta…

CHP’nin durumu AK Parti’ye göre biraz daha farklı. Çünkü, CHP oylarını iki ayrı kategoride ele almak gerekiyor.

Birincisi…

Oyunu yalnızca CHP’ye veren bir seçim kesimi var ki, CHP yönetimini beğenmese bile geleneğini sürdürüyor.

İkincisi…

2007 seçiminde, “AK Parti iktidarını engellemek için oyları CHP’de birleştirme” kaygısıyla bugüne kadar hiç oy vermemiş kimi seçmenden de oy aldı.

MHP’nin son dönemdeki toplumsal ve ulusal duyarlılık duruşu batı bölgelerinde ilgi görmesine karşın, sert söylemden tedirgin olan ama kendini çaresiz hisseden seçmenin de desteğini bugün için alıyor.

DTP’nin yolu ise bambaşka. Ne yazık ki bu parti kendini bölge partisi olmaktan kurtaramadı. Fakat etkili olduğunu düşündüğü bölgede de normal şartlardaki bir siyasette oyunu vermeyecekler olduğu karşıdan bakılarak bile anlaşılabiliyor.

••••••••••

Söylemek istediğimiz şu:

Bugünkü siyaset tablosunda her partinin sadık seçmeni olduğu kadar, memnuniyetsizi de var ve bu memnuniyetsiz kesim bir araya gelebilse çok önemli güç oluşturacak.

Dahası…

Konu yalnızca seçmen açısından değil, siyaset kadrosu açısından da geçerli.

Partilerinin yönetimleriyle ters düşen, partilerinin gidişinden rahatsız olduğu için kenara çekilme ihtiyacı hisseden kadrolar da memnuniyetsizler arasında önemli bir güç oluşturuyorlar.

••••••••••

İşte…

Ocak ayında resmi kuruluşunu ilan edeceği Türkiye Değişim Hareketi’ni şekillendirmekte olan Mustafa Sarıgül öncelikle bu memnuniyetsizlerin ilgi odağı oldu.

O nedenle de, her partinin seçmenini heyecanlandırdığı ve her partiden oy alacağı öngörüleri yapılıyor.

Anladığımız kadarıyla…

Seçmen yapısında oluşan bu özel yapı Sarıgül için en önemli kaynağı oluşturması yanında en önemli hedef kitle haline de gelmiş durumda.

Geçenlerde…

AK Parti’nin teşkilattan gelen ve o nedenle de tabanın nabzını iyi bilen milletvekillerinden biriyle konuşurken aynı tespiti o da yaptı:

“Sarıgül hareketi çok ilginç bir şekilde gelişiyor. Herkesten oy alıyor. Bizden bile…”

Üstelik…

Sarıgül’ün partisinin yapısını oluştururken, memnuniyetsiz seçmen yanında, partileriyle yol ayrımına gelen memnuniyetsiz kadroları da hedef aldığı görülüyor.

Bu noktada…

“Kendi partilerinde yapamayan kadrolar bir başka partiye hayat verebilir mi?” diye soranlar olabilir.

“Taş yerinde ağırdır” ilkesinden bakıldığında doğru gibi görülebilir ama unutmamak gerekir ki, bazen iklim değişiklikleri yeni patlamaları beraberinde getirebiliyor.

Sonuçta siyaset bir hava ve rüzgâr işi. Rüzgârı yakalayabilen yürüyor.

Nilüfer Barajı için güvence geldi: Su boşa gitmeyecek, Doğancı Barajı için ne zaman su salınırsa o zaman elektrik üretilecek

Doğancı Barajı’nın Bursa için çok önemli bir yeri var. Çünkü, kentin su ihtiyacını karşılıyor. Nilüfer Barajı ise, Doğancı’nın destek barajı özelliğinde. Yani, Doğancı için su depoluyor.

Fakat…

Nilüger Barajı projesinde yer alan “hidroelektrik santral olarak da yararlanılması” adımının yaşama geçmesi aşamasında bazı kaygılar oluştu.

Onları da bu sütunlardan dile getirdik.

Örneğin…

Santral için salınan suyun nereye gideceği, Doğancı’nın rezervinin harcanması halinde Bursa’nın susuz kalma riskine girip girmeyeceği sorgulandı.

İşte…

Nilüfer Barajı’nda başlayan hidroelektrik santral inşaatını görenlerin gündeme taşıdığı bu kaygılara iki duyarlı açıklama geldi.

İlki…

Bursa’nın son dönemde proje ve çözüm önerileri lokomotifi haline gelen İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Necati Şahin’in bilgilendirmesiydi.

Şahin, konuyla ilgili araştırmasının sonuçlarını bizimle şöyle paylaştı:

“DSİ Genel Müdürlüğü ile santralı yap-işlet-devretle alan arasında su kullanımı anlaşması var. Bu anlaşmaya göre, Doğancı’nın ihtiyacına göre ne zaman ne kadar su salınırsa, hidroelektrik santral da o zaman o kadar su alıp kullanacak ve elektriğe dönüştürecek, santral için su salınmayacak.”

Yani…

“Yani, hidroelektrik santralı görenler kaygılanmasınlar, Doğancı’nın depolama alanı olan Nilüfer Barajı’ndaki su boşa gitmeyecek.”

••••••••••

İkinci bilgilendirme, Bursa’daki tüm yatırımları sessizce mercek altına alıp inceleyen Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Eyüp Kutlucan’dan geldi.

Öncelikle…

Nilüfer Barajı’ndaki hidroelektrik santralın yap-işlet-devret yöntemiyle yapıldığını kaydeden Anasiad Genel Başkanı Kutlucan şuna dikkat çekti:

“Bu santral elektrik üretmeye başladığında, ülkemiz yılda 21 milyon dolarlık doğalgaz tasarrufu sağlayacak.”

Bu sözün açıklaması şu:

Ülkemizde elektrik üretimi doğalgaz kullanan santrallarda yapılıyor. Nilüfer Barajı’ndaki hidroelektrik santral devreye girdiğinde, elektrik üretmek için doğalgaza yılda 21 milyon dolar daha az harcanacak.

Yanı sıra…

Kutlucan şu bilgiyi de aktardı:

“Santralın kullanacağı su, Doğancı için salınması sırasında kullanılacak. Bunun dışında su harcaması olmayacak. Ama şunu da gözardı etmemek gerekir. Doğancı tam dolduğunda nasıl kapaklar açılıp su salınıyorsa, Nilüfer’in de buna ihtiyacı olacak. O zaman santrala da su verilecek.”

Bir de hesap yaptı:

“1 megavat elektrik üretimi için 12 kişi istihdam ediliyor. Burada 21 megavatlık üretim var. Yani, santral aynı zamanda 252 kişiye de istihdam sağlayacak.”

Özdilek neden Erikli satmıyor?

Başlıktaki soruyu geçtiğimiz günlerde “Migros’ta Sütaş neden satılmıyor?” başlıklı yazımızdan sonra gelen bir elektronik postadan aldık.

Okurumuz,

Migros ile Şok ve Tansaş mağazalarında Bursa markası olan Sütaş ürünleri satılmamasını eleştirdiğimiz yazıya aynen katılıyor.

Ancak…

İçine sinmeyen bir duruma işaret ediyor:

“Bursa’mızın güzide markalarindan bir başkaşı olan Özdilek mağazlarında Erikli ürünlerinin satılmadığını biliyor musunuz?”

Üzüntüsü şu:

“Türkiye’nin değişik illerinde bulunan Özdilek mağazalarında Erikli’nin hiçbir ürününü bulamazsınız. Çünkü Özdilek’lerde Erikli yasaktır.”

Yorumu şu:

“Bu konu, Migros’larda Sütaş ürünleri satılmamasından daha önemli bence. İki Bursa markası birbirini desteklemiyorsa ulusal markaların Bursa markasını desteklememesi gayet normal.”

Murat Kuter’in Bursa haberleri

Murat Kuter çok eski arkadaşımız, dostumuz, meslektaşımız. İnanılmaz bir enerjiye sahip olduğunu en iyi bilenlerdeniz.

Bir yandan Bursa Hakimiyet’teki günlük yazılarında okurlarıyla buluşuyor, bir yandan Tofaş Spor Kulübü’nde yöneticilik yapıyor, bir yandan Busiad’ın basın danışmanlığını yürütüyor, bir yandan Yalın Enstitüsü’nün Bursatemsilciliğini sürdürüyor.

Ayrıca, bilimsel uzmanlık alanı olan spor bilimleri üzerine kitaplar yazıyor, hatta bu alanda kurduğu internet sitesiyle bilgi paylaşıyor, kişisel gelişim eğitimleri veriyor.

Şimdi de internette www.bursahaberler.com adresinde bir de haber sitesi oluşturdu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 29-11-2009