Hiç olmadığı kadar parti içi hareket yaşayan CHP Baykal’ı bekliyor

Hiç olmadığı kadar parti içi hareket yaşayan CHP Baykal’ı bekliyor Yönetim kadrolarının örgüt çalışmaları ve muhalefetin dinamizmi CHP’ye hiç olmadığı kadar hareket getirdi. Şimdi de Baykal’ın, üçüncü kez seçilen Bozbey’i kutlamak üzere gelmesi bekleniyor…

Şunu çok açık bir şekilde söylemek gerekiyor: Cumhuriyet Halk Partisi şu sıralar, bugüne kadar hiç olmadığı derecede parti içi hareket yaşıyor.

Bunun da iki nedeni var.

Birincisi…

İl Başkanı Gürhan Akdoğan ve birlikte hareket ettiği Parti Meclisi Üyesi Ali Nihat Irkörücü örgüt çalışmalarına çok önem veriyorlar.

Daha doğrusu…

Seçim dahil her konuda parti örgütünü bilgilendirme ve görüşünü alma düşüncesiyle hareket ediyorlar.

O nedenle de…

Hiç alışkın olmadığımız kadar çok örgüt toplantısı yapılıyor, seçim sonuçları dahil her şey değerlendiriliyor.

Bir yandan ilçelerde Danışma Meclisi toplantıları yapılıyor, diğer yandan partiye hizmeti geçenler onore ediliyor.

İkincisi…

Geçmişe dönüp baktığımızda CHP yapısı içinde parti içi muhalefet hep oldu.

Ama…

Bugünkü gibi dinamik iç muhalefet hiç olmadı. Ahmet Memişoğulları’nın liderliğinde gelişen iç muhalefet parti dinamizmini tetikleyen hareket haline geldi.

Özellikle…

Olağanüstü il kongresi toplanması girişimleri, muhalefetin yönetimi harekete geçirmesine yol açtı.

Sonuçta…

Yönetim parti içi birlik için çalışırken, muhalefet performansıyla CHP’nin hareketli olmasını sağladı.

İşte…

Böylesine hareketlilik yaşayan CHP’de şu sıralar Ankara’dan haber bekleniyor.

Çünkü…

29 Mart yerel seçimleri sonrası, CHP’nin kazandığı belediyelere kutlama ziyareti yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, üçüncü dönemine giren Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Botzbey için gelmesi bekleniyor.

Henüz kesin tarih yok. Ancak haziranın ilk yarısı gibi bir beklenti var.

Şener sürpriz yapınca, merkezde birleşme bekleyenlerin kararı değişti

Durgun siyaseti harekete geçirecek yegane heyecan olarak yeni oluşumların devreye girmesi gösteriliyordu.

Dahası…

3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte yerle bir olan merkez siyasetinin yeniden inşaası formülleri değişik cephelerde farklı tartışmalara neden oluyordu.

O nedenle…

Bir yandan Abdüllatif Şener’in hazırlıklarını yaptığı yeni bir merkez sağ parti çalışması yakından izlenirken, diğer yandan da Hüsamettin Cindoruk-Hikmet Çetin-Süheyl Batum-Celal Doğan eksenindeki merkez parti arayışının nasıl sonuçlanabileceği üzerine hesaplar yapılıyordu.

Derken…

Beklenmedik bir şey oldu ve Demokrat Parti’nin 29 Mart’ta yüzde 3 oy almasından kendini sorumlu tutan Süleykman Soylu genel başkanlığı bırakma kararını açıkladı. Genel İdare Kurulu’nu da toplayıp olağanüstü kurultay kararı aldı.

••••••••••

Açıkça söylemek gerekirse…

Hüsamettin Cindoruk’un Demokrat Parti liderliğine aday olduğunu duyduğumuzda “Kazanamaz” diye düşündük.

Hele…

Soylu’nun bırakmaktan vazgeçip aday olacağı anlaşılınca Cindoruk’un şansının olmadığı hissine kapıldık.

Çünkü…

Mevcut kurultay delegesi Soylu için dizayn edilmiş, eskiler bu nedenle tasfiye edilmişti.

Hiç bir genel başkan da, kendi delegesiyle yenilmemişti.

Fakat…

İşin içine Süleyman Demirel faktörü girince kanaatler bir kez daha değişti. O günlerde, DP’nin kurultay delegeleriyle konuşurken kararların nasıl değiştiğini çok açık gördük.

En önemlisi…

Konuştuğumuz delegelerin heyecanlarını farkettik.

Gözlemlerimizi de…

“Bursa delegasyonunda ağırlık Soylu’dan yana” görüşlerine karşın bu sütunlara ısrarla taşıdık ve Bursa’daki ağırlığın, çıkışıyla birlikte Cindoruk’a döndüğünü vurguladık.

O süreçte…

Heyecanlarına tanık olduğumuz başkaları da vardı: Anavatan Partisi’nde siyaset yapan ve yapmakta olanlar.

Onlar da…

Cindoruk’un kazanması halinde, merkezi birleştiren bir rol üstlenebileceğini açık açık söylüyorlardı.

Nitekim…

Mesut Yılmaz adı bu hareketin içinde geçince, Anavatanlılar da yarım kalan birleşmenin bu kez gerçekleşeceğine inandılar.

••••••••••

Bu arada…

Adalet ve Kalkınma Partisi kurucularından olan, 22 Temmuz 2007 seçiminde milletvekili adayı olmayarak partisiyle yollarını ayıran Abdüllatif Şener’in yeni bir parti kurarak merkez sağ siyasete yeni şemsiye açması bekleniyordu.

Gelişmeler…

Yani Cindoruk çevresinde merkez sağın eski güçlü isimlerinin buluşması, buna Mesut Yılmaz gibi bir dönemin sembol isminin eklenmesi, gözlerin Şener’e çevrilmesine yol açtı.

Şener ise…

Hazırlıklarını sürdürdüğü, teşkilatlanma çalışmalarının dahi belli bir noktaya geldiği partisinin kuruluşunu erteleyerek beklentilere umut verdi.

O beklenti…

Cindoruk’un seçilmesi halinde ortaya koyacağı merkez buluşması projesine katılmasıydı.

Geçen haftaki DP kurultayı öncesinde beklendiği gibi Hüsamettin Cindoruk seçimi kazandı.

Yine beklendiği gibi, ilk hamlesini yapıp Anavatan Partisi’ni ziyaret etti ve birleşme kıvılcımını çaktı.

Geriye bir tek Abdüllatif Şener’in bu buluşmaya katılıp katılmayacağı kalmıştı.

Fakat…

Şener’in partisinin kuruluşunu pazartesi günü açıklama kararı alması, merkez buluşması bekleyenler için tam bir sürpriz oldu.

••••••••••

Peki…

Ne oldu da Şener beklendiği gibi merkez buluşmasına katılmak yerine kendi partisini kurma kararı aldı?

Soruya buradan cevap bulabilmek çok kolay değil.

Ama…

Bazı rivayetler var.

Örneğin…

Hüsamettin Cindoruk-Mesut Yılmaz ekseninde gelişen Anavatan-DP birleşmesinde Abdüllatif Şener’e de yer alması için çağrı yapıldığı, ancak Şener’in liderlik beklentisini ortaya koyduğu konuşuluyor.

Böyle bir sözün verilememesi nedeniyle de kendi partisini kurma kararını eyleme dönüştürdüğü yorumları yapılıyor.

Gerçekler elbette zaman içinde ortaya çıkar.

Ne var ki…

Gelinen noktanın bazı kararları etkilediğini görüyoruz.

Örneğin…

Şener için Bursa’da dört ayrı koldan yürütülen hazırlıkların bir kanadını oluşturan Anavatan kurucuları bu noktada karar aşamasına geldiler.

Tercihlerini de…

“Mesut Yılmaz ile birlikte hareket etmekten yana” kullandılar.

Yani…

Cumartesi itibariyle Şener hareketinden koptular. Dolayısıyla, Osman Odman’ın, bugün Şener’in açıklayacağı kurucular kurulu listesinde olma ihtimali ortadan kalktı.

Bugüne yönelik bir not daha…

Cumartesi günü bu sütunlarda, Şener’in açıklamasına katılmak üzere Bursa’dan Şerif Birinç ile birlikte Ahmet Tüzüner’in de Ankara’ya gideceğini yazmıştık. Tüzüner aradı ve gitmeyeceğini söyledi.

DP, siyaseten müsrif olabilir mi?

Hüsamettin Cindoruk’un kurultay öncesi süzünü verdiği merkezi birleştirme adımlarını hemen atması Demokrat Parti’yi siyaset kamuoyunun cazibe merkezi haline getirdi.

Buna karşın…

DP teşkilatlarında yer yer sabırsızlık görüntüleri ortaya çıkıyor. Yönetimlerde yer alma ya da söz sahibi olma arzusuyla çok erken olmasına karşın harekete geçen ya da geçmek isteyenlere rastlanıyor.

Oysa…

DP’de sabır ve zamana ihtiyaç var.

Çünkü…

Partinin küçük kalıp kimi yapıları tatmin etmesi yerine, büyük olup herkesin içinde yer bulması daha önemli.

Dahası…

Belirtilere bakıldığında, DP-Anavatan birleşmesi için çok uzun süre beklenmeyeceği görülüyor.

Buna karşın…

Böyle bir süreçte parti içi iktidar mücadeleleri hem DP’ye, hem Cindoruk’un üstlendiği misyona zarar verir.

Kaldı ki…

Kimsenin dönüp bakmadığı zamanlarda partisine sahip çıkıp, fedakârlık yapanlara, bugünün rüzgarına kapılıp “uzaylı gibi bakmak” en azından haksızlık olur.

O bakımdan…

İl Başkanı Füsun Yaşar’ın geçtiğimiz hafta yönetim kurulunu toplayıp “devam kararı” alması sanılandan daha büyük önem taşıyor.

Çünkü…

Yeni dönemde, siyasette daha geniş alan amacına yönelik yeni yapılanmalar gerekli olabilir.

Kaldı ki…

DP’nin sahip olduğu siyasi kültür, birleşme ve katılımlarla büyürken eldeki bir kişiyi bile kaybedecek kadar siyasi müsriflik yapmamayı gerektiriyor.Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Olay Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. 25-05-2009

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*